Attila İlhan'a
sazendeler dağılmış
rebablar şikeste
ney dilsiz
gülşenler tarumar
ne saki kalmış ne bâde
semâda aks-i sadâlar ağlıyor eski kahkahalardan
bâd-ı sabâ kirlenmiş
ayaz kahpe
bir yalnızlık fevkalâde
tamâşa kurar mazi
toz biber bulanmış gruba
gazeller elbizlenmiş
kasideler yosunlu
musarra rubailer biçilmez urba urba
bir simurg kuşunun hayaleti
uçar huşu içinde akşamdan
gagasında bir mısra-ı azade
gayri meyhanelerde başka bir hâlet
şiirle İştigal eyliyor bir takım zevat
kelimeleri felçli- sözleri dilenmekte
maksadı dil-i nâşâde
o şairler ki meskeni zindan kılınmış
ateş ve kan içinde her dizeleri
ne gül- ne gülşen-ne işret biliyorlar
yanardağlar kaynar yüreklerinde
görmez göze alelade
aşk yeşertiyorlar acılarıyla
ölmüş aşk küllerinden
o şairler ki ateşin çocukları
yanarak yaşamayı seçmişler kendilerine
yüzlerinde
hep o müthiş
şikayetsiz ifâde