Gerçeğin perdeleri yırtılarak açılır
Bir oyun değil
İnsandan insana akan bir ırmaktır yaşam
Ve her insan
Sınırlarını kendisinin de bilmediği bir umman
Kimi zaman keşfedilmeden kuruyan...
Kaynağından ayrılan su
Nasıl çırpınır toprakla
başı kesilmiş gibi
Ve nasıl kendini çarpar taşlara
Hangi isyanla rüzgar...
Bozkırlar boyunca suskun
Gündüz mavi
Gece kara gözler gibi bakan dağlar
Neyi bekler...
Suydum- süründüm topraklarda
Yel oldum- Kovaladım boşluğu
Toprak idim savruldum da kül oldum
Demir gönlüm eridi sevdalarda
Yâr elinde gül oldum
Düştüm ayaklar altına
Ve gördüm ki ey bilici
Ayrılık gibi bir acı yok yer yüzünde
Sevda gibi- kavga gibi coşku yok
Gördüm ki sevmelerin tarihi kanla yazılmış
Söylenir ki kitapların bir yerlerinde
İnsanın insana verdiği acıları
Veremez ölüm bile...