Şimdi yağmur yağıyor çatlamış topraklara
Ve gece ulaşılmaz olana ulaşmak kadar güzel
Çatlamış topraklar ki yetim kalmış bir ana
Nasıl bakar yollara- dönmeyecek oğluna
Ve nasıl ki akşamları güneşi saran bulut
Kanlı bir mendil gibi dalgalanır ufukta
Sonra doru bir tay olup koşar dağlar başında
Öylesine uçar gönül coşkudan kanallarla..
Şimdi yağmur yağıyor çatlamış topraklarda
Ve ömrümüz rüzgarda savrulan kum tanesi
Gelir çok öncelerden aynı acılarla dağlanarak
Geçer çağlar öteye hep aynı serüvenci
Ve yağmuru aralayıp sorar bilici
Yaşamın anlamı ne- buldun mu ey serüvenci..
-Gün oldu
Oturup çınarların dibine
Gökyüzünü izledim geceler- gündüzlerce
Kusursuz güzelliğine daldım bitmeyen değişimin
Çınarlar kocadı- kurudu- toprak oldu
Ve ben küllere sordum bütün sorularımı
Toprakları yol ettim
Yolları vatan ettim
Bazan dağlara düştüm
Şaki dendi adıma
Binlerce yıl birikmiş yalnızlıklarla
Kimsenin kavrayamayacağı acılarla bağırarak
Ateşe kesmiş sözcüklerle kaç kez
Yüreğimi kustum dağların ıssız koyaklarına
Yalçın kayalardan akan Prometheus'un kanıyım Ben
Bütün içli türküler azığım oldu
Kim bilir kaç yüzyıldır çıkınımda..
Gerillaca vurulmalar
Bana reva görüldü
Ve güzelim uykularda
Kahpe pusular...
Zindanları delen benim
Zincirleri kıran benim
Kaf dağına varan benim
Zulm edip devran sürenden
Yetim hakkı soran benim
Yoksulun etin yiyenin
Karşısına duran benim...
Yaşamın anlamına ilişkin
Farklı sözler söylemekten
Asıldığım kentler kaç kez yıkıldı
Ama ne hücrede ne giyotinde
Dinmedi türkümdeki coşkun çağıltı
Sevdalar ve kavgalar
Coşkular içinde akar
Yaşamın anlamı varsa
Coşkularda var
Bu benim kaçıncı düşüşüm yollara
Bir kez daha
Coşkulardan başlar...