Sen beni unuttun
ömrünü törpülere vurarak
sen beni unuttun
yanık kibrit çöplerinden köşkler kurarak
göğsümde coşkumla yanardı
on sekizlik aylar vardı
kara katranlar katıp kuruttun
zaman esti saçlarından salkım saçak
yüzünden şavkımı sildi
yüreğimde demlediğim
tavşan kanı-gül dizeler
zehir kesildi
beni unuttun
betonlaştı çimenlerin
gülüşlerin azraillere azık
düşlerini leş kuşları paylaşır
yüreğini sırtından sen hançerledin
yazık...
kurudu döküldü gözlerimden bakışım
gayri başka rüzgarlar savursun saçlarını
söndürdün yüreğinde
benden kalan ateş ağaçlarını
sanki hiç doğmamışım
çölde kumun örttüğü mezarmışım
ömrünü törpülere vurarak
yanık kibrit çöplerinden köşkler kurarak
unuttun beni...