afrodit köpüklü tül kıyılarda
ay çıldırtan şarkılar söylerdi denizkızları
ah ömrünün savrulan yazları
bombalar-katliamlar
tarumar güllerin tarihi yazılmış yüreğine
ömrünün özeti dikenli teller
bütün işgallerden sonra
örerek gergefinde gülümsemeyi
yine de yürümek
düşe kalka kanlı bir patikada
ve gülüşünde tomur tomur
bir şafak söktürmek yeniden
tepeden tırnağa turuncu
ah her yerde
bir gurbet olmuş da yaşam
gönlüne bukağılar vurmuşsun
katran karanlığı basmış içini
bir tek mumla avunmuşsun
bırakmışsın beklemeyi
vazgeçmişsin özlemekten
kapatmışsın sevdalara kapını
kimi zaman
gizli bir çay akmış
yaralı düşlerinden
gönlünün tek avuncu
yalnızlığa diz çökmüşsün
nice yapraklar dökmüşsün
turuncu
sizin oralarda da yalnızlık
benzer mi al güllere
aşksız gece daralır mı
içinin çöllerinde rahvan kederler
umut kervanları yağmalanır mı
alıcı kuşlar parçalar mı serçe sevinçlerini
gözlerin yurtsuz dalar mı
ellerin kalakalır mı
gülüşün yamalanır mı
içinden uzaklara kaçmak gelir mi
derdini kimse bilir mi
bütün bunlar
çekilir mi
turuncu
ne zaman ipekten dalgalarda
kuğu süzülüşlü bir kayık görsen
kıyıya atılmış eski bir kayık
gibi yorgun
gibi kırgın
umutsuz
bulur musun kendini yaşamın ortasında
hep kırılmış fırtınada
ve artık sevdalar
olmayacak hayatında
yaşamak bir
çürüyüşler denizi
ve silinir gül gülüşün
turuncu
ıslak çimenler üzerinde
koşan taylar gibi
ayışığında yayılan
ırgat şarkıları gibi sevdalı şeyler düşünmek
uyumak başak kokan bir gecede yıldızları örtünerek
düşler
ki acı bir gülüştür yürekte
yalan bir öpüştür
oysa bilmelisin dikenli teller
paslanıp kırılır zamanda
ve şimdi fırtınalar
ömrünü yağmalamakta
ama bir yerlerde
gülşafaklar doğmakta
uyan acıların dikenli uykusundan
ne varsa hayatında pas tutan
kopart ve fırlat
kalk ayağa
umutlara
bir gülüş kat
turuncu