anımsa... akşamları bulutların arasında yarasını
yalarken güneş
tıpkı evsiz bir köpek gibi ölmeden önce ıssızda
yapraklarına düşerken yağmur bil ki ben de
yağmıştım sana
ama rüzgarları sen çağırdın ve beni taşıyan bulut
göç etti dönmez bir daha
bir sarmaşık gibi büyümeyi reddettin
ve kırıldı kalbimin saksısı yokluğundan
seni her kırık yerinde nasıl çoğalttığımı gör bak kalbimin
o her çatlağında bir başka suretin düşen
yokluğundan paramparça olmuş aynanım senin-anımsa
anımsa... şafak buğulanıyordu... kuşlar deliydi... ben
senin gönlünü kaçıran atlı
orada su başında bana dedin ki
-suyun aynasında yüzünü görüp bakarak hayranlıkla-
'sen bir söz ustası olsan da tüm sözler
beni tarif etmeye yetmez ey şair'
ve ben atımı sürüp gittim...
seni kendine sevdalı bırakarak
sonra o uzun gecen çöktü ve bir yerlerde kendi
aynama bakmadayım şimdi
bana bunu yapma
aynalara bakma