taşların sancısı oldum
dağlarda denedim hıncımı
adımla heyelan olurdu asil mermer-yoksul kefenk
gene de işe yaramadı ferhad yüreğim
sancılara bölünmüş bir ömrün yolcusu oldum
bağrıma saplandı elimdeki külünk
zamanın durduğu yerlerdir yurdum
içimde coşkular akıtmış çeşmelerden
birkaç kırık künk
umudum kupkuru kum
sularım aşınmış-yağmurlar paslı
öle öle geldim
sırtımda yenilgilerim kaç denk
insanlar kaldı
bir yerlerde
oyalanmak ömürleri
sazımda bozulmuş ahenk
topladım yıkıntılarımı-bozgunlarımı
çöle geldim
gökkuşakları boz bir yılan olmuş insan yüzleri gördüm
mavileri ikiyüzlü- sarıları dönek
ki direnmenin ermişiydi bizden olanlar
isyanın ateşiydi
hüznün ve ayrılığın efendisi bilindim
bilmediler acılardan imbiklindim
hasretlerde didiklendim
umuda köle geldim
(arkadaşlarım kaldı
aşklan- evlilikleri- zevkleri oyalanmak
leman kaçıncı sevgilisiyle günah çıkararak
Fatma yıldızlarla örülmüş bir giz
martıları kıskanır
gökyüzünü ve denizi birlikte yaşıyorlar diye
Aynur dokunulmaz bekaretiyle
derinlerinde özlemler saklar
içinde her gün bir kahve tutuşur
her akşam bir bar kanar
deli zaman gülüşünün çizgilerinden akar
bir pişmanlık olarak sızlatır geçmişini nurcan
şehmuz hangi briç masasında
hep aynı sanjatoyla oynar
beşiktaşta militan bir şeyler bulur orhan..
belki beni unutmuştur vaktiyle sevdiğim kızlar
her biri başka bir yerde
başka umutlarla yaşar
hepsi
durur bir yerinde içimin
bazan bir gülüştür ısıtır yüreğimi
bazan hazin bir türkü kanar...)
kocaman bir geçmişle kanlı izler bıraktım
ayak bileklerimde ağrı- cigarayı çoğalttım
içimde voltası- maltası tekmil hapishaneler
çöle geldim ıssızım
zirveler ve uçurumlar açmazında
dikenler ve yıldızlar arasındayım
duygularım ve bilincimin derinleşen yalıyarları
deli düşüşleri seçtim bir kez daha
bir şeyler öldürüyor bende
bir yerlerini öldürerek
beni yeniden doğurmak için
onu doğurayım diye
bana her şeyini feda eden bir yarin infazındayım..