anısı yüreğimi besleyen dostlar
zamana asıldılar
akşamın kederinde pür bulut oldular
çarmıhlara gerildiler
vuruldular
zaman kör kaldı arkalarından
bütün renkler kanadı
sevinç küküm kaldı
o gün bu gün bu yürek
acının tarlasını nadaslar
anısı yüreği besleyen dostlar
kimisi binyıllar öncesinde yaşadı
kimisi sehpalarda
kimisi baldıran zehirinde ölümsüzlük buldular
birinden diğerine
yaralı bir umudu
yasak bir kitap gibi aktardılar
devrim şarkısıydılar
karlı dağbaşlarında yanan ateş
umudun insanlaşmış haliydiler
spartaküs soludular
yurtseverlik bayrağıydı saçları rüzgarlarda
aşk ermişiydiler
sürgün ömürler yaşadılar
şimdi hüzün huzmesi bakışımızı
onların ışıltısı tamamlar
her birinin gülüşünden kalan anlam
ve ölüme giderkenki son bakışları
kör zamanın gözesinden süzülüp
yüreğimize sağıldı
kuşkusuz ki her biri
yeniden dirilen bir öncekiydi
tahammülün tükendiği anlarda
onların yağmurları acıyı sildi
yüreği kuşatan kara bulutlar
onlar esince dağıldı
şimdi insanlığa yazgı biçilen
acı ormanı yaşamaklarsa
bin yıl önce daha azman inerdi
zulüm harmanı karanlık
zaman esti tarihin keçe göklerinden
acısı –kederi –bencilliğiyle
savruldu ölüme kör kalabalık
ömür dedikleri bir karışlık yol
geriye onlar kaldı unutulmuş ülkelerden
bir de aşıklar
anısı yüreğimizi besleyen dostlar
bütün müfrezeleriyle zulüm
saldırır sevdaların en aydınlık yerine
sevgilim
karanlık çakallar gibi ulurken
sokaklarda yürekler pazarlanır
sahte düş evlerinin yıkılır çatıları
taklit yaşamaklardan –sahte sözlerden
yalan huzmesi gözler
geriye harcanan ömürler kalır
ve asla geçmez o sokaklardan
anısı yüreğimizi besleyen dostlar
umut ki inmemeli yüreğin gönderinden
bu yıldız sönmemeli gözlerden
bu yağmur dinmemeli
ve sürmeli kavga attığın her adımda
belki bin yıl sonra
insanlığın yüzünde özgürlük gülünceye
her sevda bir kale oluncaya kadar