bilmediğim ağaçların altında...
o dehşet hışırtısı yüzünde oynaşan yaprak gölgelerinin
ışıklar sağılır da hani aralarından
düşer tam gözüne... bakarsın ya
hani deli dalgalara daldığında
derim ki... 'çok uzaklardan geliyorlar
seslerinde zamanın acısı bir de birikmiş coşkular
işte bu kıyıya
tıpkı sana gelişim gibi... hoyrat dalgalar'
o zaman hani saçlarımı okşar da
hayran... aşık... bakarsın ya
hani herkes bir şeyler söyler
hayata ve aşka dair
bildik sözler... savunulup yapılmayan...
yarım yanımızdır... buluşuruz...
dinler insan...
belki elinde çay tepsisi belki meyve
sorarlar da bana 'hadi
sen de bir şeyler söyle '
kısa bir söz ederim
belki sıradandır... belki duyulmamış
bilmem... gelir o anda...
ama işte orada sen
döner
gözlerime bakarsın ya
gözlerin kapalı sırtın dönük
sarılmışım sana... gece karanlık.
sesin uykulu
mırıl mırıl bir şeyler konuşursun da
ben okşarım saçlarını
sesin sular gibi huzur verir
içim rahat
sen huzur duyarsın kollarımda olmaktan
yüzünü yalarken nefesim
sokulur da uyursun
bilirim sabah öpüşün doğar
ve sevdiğini fısıldarsın kulağıma
hani o anlar vardır ya
el ele dolaşırız da yağmur yağar
günlerden bir gün
herkesin düşüdür bu
öpüşmek orada
ama öperken ellerimi tutuşun var ya
işte her şeyin rezalet olduğu akşamlardan
yorgunluk stres
o kadar da sertim ne kadar yumuşaksam
bir kavga tutturursun hiç yoktan
tepeme çıkar da sinirim
anlamazsın... düşünmezsin bir an
kırarım ben de masadaki tabağı...
sen de bardağı çarparsın
berbat... ortalık karışır birbirine falan
üstelik laf da anlamazsın... yatıştırmağa kalksam
ve kederle dalıp da sustuğumda... tıpkı bir evin
üç duvarı yıkılmış bir evin
son duvarı gibi sustuğumda
yalnızlıktan geberdiğimde
gelip saçlarıma dokunursun ya
elimle iterim
ve sen
seni seviyorum dediğinde
bu kahpe dünyaya karşı sarılarak
ağladığında
bakışın var ya
bana dair ne varsa sevdiğinde
insanlara şefkatinde
paylaşmanın güzelliğinde
o duruşun
o susuşun
gülümseyişin var ya
bazan yaşam uçsuz bucaksız çöldür
tek canlı geçmemiş kadar ıssız
gün olur karadır ufuklar
rüzgar bile taştır kayadır
ıssızlığın ortasında iki can
naçar kalırız
ve sen bir direnç kalesi olursun o zaman
bir an bile yakınmadan
var ya hani kaba saba yanlarıma
yanlışlarıma
sevecen bir kızgınlıkla uzanışı elinin
tıpkı bir çocuk gibi paylamaların bir de
bana kendini sunuşunun bin bir hali
sınırsız teslim oluşun
yaban bir şiirdir bakışın bakışın
yakışın
yanışın
oysa biliyorum hak etmem seni
kabayım... patavatsızım... kuraldışıyım...
çekemez kimse beni senin dışında
kimse katlanamaz bana... bilirim oysa
yine de yıkarsın kusurlarımı bakışında
bunları yaşadım... sen duymadan
ay düşmüş bir türküydü gece gece
ve gözlerini ekmek için kıraçlarına
ellerini ekmek için kıraçlarına
gülüşünü ekmek için
yüreğimin tümünü hazırladım
seni çoğaltan bir şiir bahçesi diye