her düş kendi gerçeğinin duvarına yaslanır
üşür yalnızlığında-sağnaklarında ıslanır
hep bir şeyler bekler
bir şeyler erteler
çizmediği bir ömrün haritasında
bütün sularında keder
her düş kendi bekleyişinde paslanır
gün olur
kabullenir kendine sunulan hayatı
vazgeçer düşlemekten
umuttan-beklemekten
kafesini kabullenen hüzün kuşu
unutur gökyüzünü
uslanır...
dikeni gül gösteren tül
yanar bir gün
ve kül eder
bülbülünün türküsünü
her düş
kendi gözyaşında ıslanır
ben senin aynanda
sen benim aynamda
birer görüntüyüz belki
bir düş aldanmasıdır yaşadığımız
bir yıldız kaymasıdır
bir şimşek çakmasıdır zamanda
bir yağmur damlasıdır
her düş kendi aynasında
kırılır yaşlanır buğulanır
ey ömrü gurbet yüreğim
kır bütün aynaları
kan içinde varılsa da
varsın serapsız uzansın içindeki çöl
kendi gerçeğini bul
kanadından yaralıysa
dudağın gülüşsüz kalsın
düş düşleyeni unutmuşsa
uykular düşsüz kalsın
ey ömrü gurbet yüreğim
yalan yaşamaktansa
öl
kurtul...