öfke çıvgınlarıyla-dinç adımlarla-zamanı sarsan kasırga gibi geldik
yürek kattık şarkılara-bulut kattık yüreklere-dallara rüzgar gibi geldik
genceciktik-goncacıktık-ağustos yanığı gülüşlerimiz pür aydınlık
bakışı metalik külüstür kalabalığa çiçek sağnağı bahar gibi geldik
çekilmiş hançer gibiydik damarlarımızda ateş selleri akarcasına deli
sevdayı kuşandık çığsilah-bu kudurmuş karanlığı yıkar gibi geldik
dövüştük akın akın
biçildik ekin ekin
kıvılcımlar gibi yayıldık bütün dağlara
ne bu son kavgaydı
ne de ilk kırılan dalıydık
on bin yıllık bir zulmün işgal ettiği kahredilmiş insanlığın
bazan yalın ayaklarımız paramparça
ellerimiz kösele
sıska yüzlerimizden sökülmüş gülüşlerle
ormanları yakılmış dağlar gibi geldik
bazan... tank paletlerinin önünde yığın yığın ezilerek
açlık kıtlık kıran talan içinden
katar katar karıncalar gibi geldik
aşk kuşandık
umut dokuduk zından tezgahlarında
bütün kıyımların öfkesiyle donandık
sevdalar kurtulsun diye
gülüşler yarası sarılsın diye
zincirler kırılsın diye
zındanlar yıkılsın diye
göz altında boğazlandık
sehpalarda kanatlandık zamana
ateşe vurduk da yüreği zifiri karanlıkta
yandık
zaman hüzün koydu adını şarkımızın
yeniden doğduk küllerimizden
yeniden
yeniden
çılgın ankalar gibi geldik