yurtsuz bir ay akıyor
eski bir kış masalı anlatan bulutlardan
gecenin duvarında pencereler yalnızlık
fanilikten söz eden bir şarkı rüzgar
ötesin sen
gül kurusu saçlarında gün batar
susuşun sarı yapraklar
gözlerin sonbahar
ah o bulut zamanları
ki zamandan kovgun
kül hiçlik
kil akşamlar
bun
rıhtımlarda beklersin beni
duraklarda
sonsuza daldığın her yerde
gazeller döker yüreğin
gözlerin aşk girdabı
ben o uzak kır yollarında
anızlı derin hiçlikte
yıldız yağmuru gecelerden ıslanmış
ay biriktirerek yüzümün yapraklarında
sesimde çoğaltarak ırgat türkülerini
bakışımda kaval kanamaları
tut ki yaylası ölenler-dağı yıkıklar gibi
köle pazarları... sokak çocukları... tarih
yıkılmış kentlerin altında kalan hasretlere
hüznümün sırtında anlatılmaz sevdalar...
gelirim
kederim çivilerle
yüreğim cesetlerle
hayvanca hoyrat
eylülce şair
yar
bakışında uçuşan yapraklar...
acı
sen ki buldukça tükenen
elimi uzattıkça tutulmaz rüzgar
tanıdıkça yabancı
izafiyet kesinliğinde bir bakış buldum da gözlerinde
kuantum tadında bir şeyler
keynes ve sonraki kış
tam da bir uzun havanın orta yerinde
mekanik metal bir bakış
tam da turaç kuşu konarken dala
aaah nasıl da yorgunum... ki uzak
kanar gayri şuramda
tökezir deli akış
düş ovalarına ölümcül bir ot gibi girdi de aşk
yaşlı çınarların altında
sen bittin... aşkını öldürerek
aşk işte
devrimci ezilmişliğimizin altında
seyriyen asi damar
aşk işte
bulut tayları
yürüyen arkadaşlar
keremin aslıyı sorduğu yanık ocak taşları
yurtsuz bir ay akarken üşüyen yalnızlıktan
şehir
akşam gününde
geçmiş hazanlarla günlenen ihtiyar
pencerenin pervazına düşmüş ölü bir arı
ışıklarla oynaştı... güllerle sevişti... dikenlerle dövüştü
yağmurlar yaşadı... yellerde savruldu
hala kanatlarında bulut bulaşıkları
aşk işte
ırgat sofralarında taze somun gülünce
nasıl yayılır o gülüş sıcacık
nasıl akar boşalmış dere yatağı çizgilerinden topraksı suratların
aşk işte
ömrüm ki
iklimini yitireli çok olmuş
belki bin yıllık yoldur geldiğim
sevdiğim
bir sevdalı yüreğin eylülüne düştün
ki onca zamanda aşk da eğrilmiş...
gülüş de yitirmiş aslını... bakışlarda heyelan
sararan yapraklarım ürkütürken saçlarını
yüce dağ başında ağlar bir ceylan
bozkırlarda kuşlar toplu uçuyor
dikenler kurumuş ama ayakta
kış kötü geçecek bu yıl
faniliğe dair bir şarkı söylüyor da bulutlar
anladım kimi zaman başlamadan biter masal
şu deli bulutun tayı
alır da götürür ıssızıma
sen
gayri beni anımsama
kal...