akşam üzeri bulvar
birinin yüzünde örse iniyor çekiç
bir gülüşün çeliğine su veriliyor
bahar
damar damar uzanıyor yüzlere
genç gürültüler kavisler çizerek yürüyor
el ele tutuşan sevgililerden belli
güzeldir tüm kadınlar
yolcuyum... uzaklardan geldim
beni nereden bilsin bakıp kaldığım bulvar
çiğnenmiş yapraklar gibi çocukluk yüz-ün
yırtık etekli rüzgarlarda savrulmuş
henüz söze dökülmemiş bir yanık ağıt
kimsesiz ölülerin ardında kalan
zamanın durduğu ana sığınmış boşluk
gibi kavrulmuş yüzün
o senin
o senin kovdukça gitmeyen
sokak köpeği gibi
dalları gülleri kırılmış gözlerin
düşer insan yüzlerinin sularına
keder kokulu lal akşam
kalbimde yaralar bırakan küskünlüğün
iyileşmez yaralar gibi bitmeyen öfke
ıssızlığın gelir durur karşıma
nereye baksam
akşam üzeri bulvar
yüzümün alnacında ayaz bir rüzgar
ansızın kırılır kanadım
yoruldum bir sitemi kanatmaktan
çoğaltmaktan içimdeki çatlamaları
yoruldum
git gidebildiğin kadar
yolun açık olsun gayri
seni bağışladım