Belki bir alaşafakta bir hain kurşunundan
Belki yazı masasının başında bombalanarak
Çoğu zaman bir kavganın tam ortasında vurularak
Bazan yargısız infazla
insanlara sevdası suç sayılarak
Kahramanlar da ölür
Kimi zaman
uğruna bir ömür zindan yattığı
güzel günlere varamadan
Ama inanarak sonuna kadar
Kahramanlar da ölür
Ve onlar
İnsanlığın yüreğine gömülür
……………………………………………………………………………
Demek ki suçsuz yere öldürülen makinalı tüfek erinin kardeşi Yarbay Arif Bey'i öldürmeyi kafasına koymuş, bunu hemen o gece karanlıktan yararlanarak yapıvermişti.
Hasan İzzetin Dinamo,
Kutsal İsyan 4. Cilt. Sf.380
Olayla ilgili tahkikat sırasında suikastın vukua geldiği saatlerdeki iki nöbetçi ile Arif Bey'in çadırının yanındaki çadırda yatan yaveri Üsteğmen İhsan ve Karakeçili Müfrezesindeki erlerin ısrarı üzerine de Kızılcahamam Müfreze Komutanı Binbaşı Rüştü'yü tevkif ettiler. Yarbay Arif Gerede'ye asilerin üzerine gönderilen ve müfrezeyi iyi idare edemeyen Binbaşı Rüştü'yü asmak istemişti. Araya giren bazı zatlar Yarbayı bu fikirden vazgeçirmişti.
Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi yayınları,
Türk İstiklal Harbi Serisi, 4. Cilt
Arif Bey son derece haşin ve geçimsizdi. Bu yüzden herkes kendisinden çekinirdi. Arif, müfrezesi ile beraber Bolu'ya gitmek için ayrıldığı sıralarda, Rafet Paşa Afyon'a geldi. Ankara'dan Nazilli'ye Nazilli'den Ankara'ya sık sık gidip gelirdi. Her seferinde de Afyon'a uğrar ve bizimle görüşürdü. Bu defaki gelişinde Tümen Komutanı Ömer Lütfi Bey, Müdafaa-i Hukukçulardan Reşit Bey, ben ve Rafet Paşa akşam oturup konuştuk. Reşit Bey, Arif Bey'den şikayet etti 'kendisinin Afyon'dan uzaklaştırılmasının iyi olacağını, aksi takdirde müessif olaylar çıkacağını' söyledi. Tümen Komutanı da bu mütalaaya iştirak etti. Bunun üzerine Rafet Paşa- Merak etmeyin Arif Bey bir daha Afyon'a gelmeyecek dedi. Arif Bey'in Kızılcahamam da çadırında öldürülmesi, faili meçhul kalmakla beraber, kuvvetli bir ihtimalle Rafet Paşa tarafından hazırlanmış bir hareket olması gerekir. Maiyetindekiler Afyon'a geldikle-rinde, atını, silahını, parasını, eşyasını Müdafaa-i Hukuka teslim ederlerken Arif Bey'in en yakını Ali Çavuş'a bazı sorular sordum, 'Ben öldürdüm' demedi amma, yüzün-den onun öldürdüğü anlaşılıyordu. Nitekim Arif Bey'in bazı adamları da, Onu, Ali Çavuş'un öldürdüğünü daha sonra açıkça söylediler..
Sabahattin Selek,
Milli Mücadele, 2. Cilt sf.76.
……………………………………………………………………………
Gecenin en kör vakti
Oturup fısıltıyla konuşmağa durdular
İlk kimin aklına geldi içerdeki altınların hayali
Şeytan ilk kimi dürttü
Bozkır'dan yağmalanan altınlardan
bir tek penez bile düşmemişti onlara
Açlık çalıp - kıtlık oynar zamanda
Çoğu dağlardan derlenmiş hırsız- eşkıya
İlk kimin beynine düştü ihanet kurdu
Halil Çavuş & Tatar Hasan & Abiloğlu & Püsküllü
Esen yelden de gizli
Gecenin en kör vakti fısıldaştılar
Belki Rafet Paşa
gizli emir vermiş idi Halil Çavuş'a
O da onları düşürdü altın aşkına
Bilinmez
Bilinen
Altınlar büyüdükçe büyüdü karanlıkta
Gecenin kör zamanında
Dört nöbetçi kavil etti
Abiloğlu açtı çadırın düğmesini
Silahını doğrultup Arif Bey'in başına
Duyurmadan uyuklayan emir subayına
Tetiğe basıverdi
Derler ki
Altınları aldılar & Sakladılar karmaşada
Geriye dönerlerken eşkıyaya soyuldular
İt gibi pişman oldular
Yoksul sokaklarda yayıldı kara haber
Bayat'tan Afyon'a ağlayıp söylediler
Acı yüreğe döküldü & Dost ağladı düşman güldü
Kuva-i Milliye'nin Çelik Pençesi
para için öldürüldü
……………………………………………………………………………
Hanı dediğimiz, beğ erenler
Dünya menim diyenler, ecel aldı
Yer gizledi, fani dünya yine kaldı
Gelimli gidimli dünya, ahır sonu
ölümlü dünya
Şamil Cemsidov
Kitab-ı Dede Korkud,Kültür Bakanlığı yayınları,
Gel zaman git zaman oldu
Çanakkale Savaş'ında gözünden vurulan
Baba bir ana ayrı kardeşi Arif Bey'in
Emekliye sevk edilmiş Yüzbaşı Mazhar
Evlendi Zeynep Hanım'la..
Gel zaman git zaman oldu
Ölümün korkusu duyuldu Bayat'ta
Dediler ki o zamanın büyükleri
Arif Bey dediğin ne vatanperver
Öldürmüşse eğer bizim köylüler
Hem de para için & hem de haince
Sonları mutlak kötüdür
Yaşayan görür dediler
Gel zaman git zaman oldu
Tatar Hasan yorgan dide dide öldü
Püsküllü Kör oldu
sokaklarda yede yede öldü
Abiloğlu delirdi
kesmeye yatırdı avradını
Ölürken bar bar bağırdı
Arif Bey'i ben öldürdüm
Arif Bey'i ben öldürdüm
öldürdüm! ...
……………………………………………………………………………
Çok güvenilir dört nöbetçinin beklediği bir çadıra, onlara görünmeden gelip, çadırın bir kıyısından silahını içeri sokarak, Arif Bey'i öldürüp sonra nöbetçilere görünmeden bir insanın, ortadan yok olması, insan mantığı açısından mümkün görünmüyor.
(Yazarın notu)
……………………………………………………………………………
Dedi ki 'o çok uzak denizlere varsak
orada gemilerimiz olsa..'
Sustu hiç deniz görmemiş gözleriyle
bir an bin yılmış gibi sarsak
Dedi 'Nerede olursak olsak
yüreğimizin demiri
zehirli acıların örsünde narlanmış bizim
zincirimiz yangınlara bağlanmış bir yol
çileden çileye köprüler kursak
gene de
o çok uzak denizlere varsak
Nice acılar var ki
Nice insanı çökerten
Yürek kızartan gönül karartan
Çok gülüp geçmişiz onlara
Direnmek kimliğimizdir
Tarihimiz acının da tarihi
Sevda bitmeyen yenilgimizdir...'
Dedi ki 'Suyun hiç varmadığı çöller var
Bir yanda gazel dökümü & Bir yanda çiçek sağnağı
Bakma dudaklarımızın çöl olduğuna
gün doğmadan neler doğar
Ve yağmur
bir yerlerde
hep yağar...'