Bozkırda at koşturan ateş sağnağıydılar
Bir öfke seliydiler dalarken Nallıhan'a
Şarapneller gibi çakıldı duvarlara mavzer sesleri
Çapulcular çil yavrusu & Çarşamba yönüne kaçtılar
Korkudan kesilmiş gibi nisan yağmuru
Yukarda berrak bir mavi
Islak yapraklarda endişe
Kuşku pusulanmış her köşe
Arif Bey atlılarının gözü tetikte
Her an bir hain silahı
ölüm kusabilir üzerlerine
Ama Arif Bey dediğin bilir bunları
Herkesten kuşkulanma vaktidir
Kuşku & yağlı urganlarla astırılmalı
Böyle bir günde ne demek ayaklanma
kanla bastırılmalı
Arif Bey bilir bunları
Çağırın dedi jandarma komutanını
Buradayım komutanım
Daha evvelden de tanırdım seni
Evet komutanım
Sen burada kimin temsilcisin
Devletin komutanım
Hangi devletin
Kuva-i Milliyenin
Neden çapulcular barınır mıntıkanda
Ve neden direnmedin halkı örgütleyerek
Biz azdık komutanım
Düşmandan da azız biz
Fransızdan- İngilizden
Fakat herkese malum
Bir karış toprak vermeyiz
Sustu bir an & Bağırdı sonra
bir yanardağ ağzından fışkıran
mağma gibi
Vatan hainine sustuğu için
Asın ulan şu herifi
Susarak yataklık etmekten
Muhtemelen teamüden
Yalvardı Genç Teğmen
Daha bir muraz görmedim & Yeni evliyim
Kimseye yataklık etmedim
...................efendim...
Yaşlar indi yanağına kurşun taneleri gibi
Yanağından damladılar toprağa
Yalvarır oldu ahali
Kıyma yarbayım
Gencecik karısını dul koyma
Asın dedi Arif Bey
Oracıkta bir ağaca astılar
Ağlaya ağlaya sallandı Teğmen
Kalabalık & kalakaldı ağlayarak
Arif Bey askerleri düşündü
Kadınları dul kalan & vatan uğruna düşmüş
atını ılgarlarken şehrin dışına
Çarşamba sokakları kum
Ellerinde padişah fermanları
Gericiler bağrışıyor
Mustafa Kemal ve Kuva-i Milliyeciler
Vatan hayını & cümlesi katlolunmalı
Salyalar akıyor ağızlarından
Çarşamba Sokaklarında ölüm fetvaları
Bolu Askerlik Şube Müdürü
meşhur Sekili'li Ahmet Bey
ve müfrezesi
Çarşamba'da malum
Sadık Hoca Efendi ve Hacı Abbas
Din - iman uğruna
Nutuklar döşediler öfkeden ağlayarak
Sonra teslim olmuş ahaliden
Bin üç yüz altı doğumlulardan
bir müfreze kurdular
Nallıhan'dan ateş saçarak gelen
Arif bey kasırgasının karşısına sürdüler
Çarşamba önünde sipere yattı
gencecik elli can
Çoğu ne bir daha yerinden kalktı
ne kurşun attı
Can verdiler Arif Bey'in at nallarında
Kim varsa canını kurtaran Bolu'ya kaçtı
Muhalif bir silah gibi
korkuyu da yüreğinde taşıdı
Hacı Abbas ile Hoca Sadık Efendi
Bas bas bağırdılar
Bolu sokaklarında
kum gibi kaynayan asilere
Amanın ağalar - amanın beyler
Düzenli asker gerekmiş
düzenli askere
gördük dediler
Sesleri yitti aklı gitmiş kalabalıkta
Dinletemediler
Bolu Elebaşılarından Hamdi
Hadiyin oradan dedi
Madem ki öyleydi
neden
Kızdırdınız Çarşamba'da kuvvacılara
bunu akıl edemeden
on beşinde çocukları
Gitti gayri dönmez giden
Hadiyin Ümmet-i Muhammet
Din - iman uğruna
Kimisi yetmişlik eli bastonlu
Kimi yeni değmiş on beş yaşına
Kalabalık sinek gibi kürnedi
Düzce'de yendikleri
Yarbay Mehmet Bey'in tümeninden yağmalanan
yedi buçukluk dağ topunun toplaştılar başına
Lokantacı Kalenderoğlu Ahmet elebaşıları
Aldılar dağ topunu vurdular yola
Bir hay-ı huy ile inledi yer - gök
Haykırmaktan hırslarını alamadılar
Çarşamba'nın Seçiçiler Köyü'nde
üç Tepeler'e vardılar
Çok görüp - çok geçirmiş dağ topu
gitti nere çekerlerse
Tepenin başına çıkardılar
Ayrıca namı malum Hacı Hamdi Efendi
bir hışımla geldi kendi kuvvetleriyle
Bir de eşkiyabaşı Çerkes Yar
sökün etti çetesiyle
Pusu pusuya yattılar
Arif Bey'i beklemeye durdular
Beklemek & Karanlıkta işgilli
Sıyrılıp sürü ruhundan
kendisiyle baş başa
Bir yerlerden gelecek
bir kurşunla ölmeyi
Kalarak başı derdinde
Geride bir ananın gözleri
binbir kırışık içinde
dehşetle acı
Boyunları armut sapı bebeleriyle
Bir omzu düşük baş yoldaşı
Beklemek
Sıyrılıp sürü ruhundan
korku sağnağı geceyi
Ve Azrailin Nefesi
Yarbay Deli Arif Bey'i beklemek
Sabah & Bir Mayıs 1920
Deli sağnaklar gibi yağdı ölüm
Kurşun aktı mavilikten sel gibi
Tutar eller tutmaz oldu
Yirmi dördüncü tümenden ganimetlenen
tutsak tutulmuş dağ topu
tek üç mermi atabildi
Öldü başındaki on beş gerici
Bozuldular & tevatür patladı panik
Topçu Çavuşu Ahmet
köylü kurnazlığını elinden bırakmadı
Yaramasın diye kuvvacılara
Yozgat Köy'ünden yana
topun kamasını aldı da kaçtı
Arif Bey'in atlıları
Tepeleyip geçti vadileri
Pırna pırna dağıldılar korkudan
Taşoluk & Gürcüler
Köprücüler köyleri
Sağnak kurşunlar gibi vardılar
Bolu varoşlarına
Sanayi Mektebi'nin orada
Yağladı tabanları toplayıp çetesini
eşkıya başı namlı Çerkes Yar
Avcı kollarına ayrıldı
Arif Bey Milisleri
Bolu'yu kurşunla elediler
Arif Bey buralara gelmeden önce
Salınmıştı asilerin üzerine başka askerler
32. Kafkas Alayı
Çaycuma ve Devrek Taburu Komutanı
Lakin Hazret tek mermi yakmadan girmişti şehre
Ve başına toplanan gericilere
Ben de sizle beraberim demişti
Halifeden- padişahtan yanayım
Şimdi yandaş olmak varmış kaderde
Askerlerinin başından kaynar sular döküldü
Rezil bir suskuda kalakaldılar
Aradan günler geçti
duyulunca Arif Bey'in kurşun sesleri
Deli korku&sıkboğaz edince gericileri
Vardılar askerlerini satıp
onlara katılan komutana
Madem ki bizdensin komutan
Var git Arif Bey'i durdur dediler
Dağları bekliyor denilen korku
kuduz köpekler gibi beynini kemiriyordu
Bir böcekmiş gibi duydu kendini
Tiksindi
Korkular elinde bir garip kukla sırtı terledi
Çıktılar şehir dışına
başsız gövde gibiydi şaşkın askerler
Komutan konuştu titrek titrek
Ağzı - dili kupkuru & tümceleri kesilerek
Amanın asker kardeşler
ben neler ettim
Netsem - neylesem şimdi
Yolumu ölüm bekler
Firar eylemekten gayrı çarem kesildi
Durdu
Kızıl bozul olmuş yüzünde aşağılık bir ifade
Terini sildi
Ben hata eyledim & kardeşler
Hakkınızı helal edin
Amanın asker arkadaşlar
Arif Bey'in ordusuna kurşun atmayın
Teslim olun varın gidin
Şimdi ben nereye gitsem
iki ucu boklu deynek
Geri dönsem padişahçılar öldürecek
Teslim olsam derimi davul yaptırır Arif Bey
Sonra da çaldırır Bolu'dan Ankara'ya kadar
Adam delinin teki Vallahi yapar mı yapar
Bir an sessizlik oldu
Askerler birden bire kahkahayı bastılar
Komutan dalıverdi sık ağaçlı ormana
Bir anda kahkahalar dönüştü şaşkınlığa
Bakakaldılar ardından
Birisi bağırdı & niye paklamadık ulan!
Bilinir ki sonradan
Düzce'de hilafetçilere yakalandı
İlin Adapazarı'na
Sonra İstanbul'a salındı
Ne yaptı - ne söyledi & öldürmediler
Kovdular askerlikten
Farkında olmadan verdiler
ona en katmerli cezayı
şerefsizce yaşamayı...