Arif Bey ve Alayı asayişi berkemal edip
Aziziye üzerinden Ankara'ya at ılgarlardı
Soğukkuyu Köyünden Kar' Ahmet Efe
Heybe heybe altın getirmiş derler
Ve diğer askerlerin hiç birine
tek penez bile vermemiş
Şimdi o yerlerde eskiler
Arif Bey Ankara'da askeri tören ummuştu derler
umduğunu bulamadı
Güya orda söylemiş ünlü sözünü
Şu Bolu işi hallolsun
Mustafa Kemal' le de hesabımız var
Sokakta dörtnal koşan bahar
dindiremez yaralı askerin sancısını
Dallarda ürkek rüzgâr
Bir fayton geçiyor eşkin
endişe ümit arası çınlayan nallar
Ufukta sapsarı esneyen gün
Uzaklardan yankılanan
bir örge hırsla inen çekiç sesleri
Ankara bekleyiş kesilmiş tepeden tırnağa
Gelinlik kıza dönmüş ağaçlar
Pervazların arkasında sabırla ağlayanlar
Cami kapılarında
cephelerden konuşan birkaç ihtiyar...
Pencereden dolan kuş seslerini duymuyordu
İnce yorgun yüzünde endişe - ümit
gözlerinde panter hırsı
Ceviz masaya yayılmış kağıtlar
Dolmuş sigara tablası
20. Kolordu Kumandan Vekili
Albay İsmet Bey
Bakışları çıra gibi & süzdü karşısındaki askeri
İnce- uzun- yay gibi
Ziraat Mektebinde Muhafız Komutanı
Gitmeniz gerekiyor ayaklanma mahaline
Sabaha hazır olun Şerif Bey
Katılın Yarbay Arif'in müfrezesine
Bir ateş yaladı yüzünü Şerif Bey'in
Emriniz baş üstüne Albayım
Lâkin
Yarbay Arif Bey'i iyi bilirim
Bayılır subayları aşağılamaya
Emredin tek başıma gideyim
Ya o beni öldürür ya da ben onu
Belki birbirine girer müfrezeler de
Bir felaket olur böyle zamanda
Ya Arif bey gitsin ya ben gideyim
Bir an düşündü İsmet Bey
Uzunca bir filmi izliyor gibi
içine çekildi & gülümsedi
Peki Şerif
Yalnız
desteklensin Arif
Senin ağır makinalı takımıyla
Baş üstüne Albayım
En doğru kararı verdiniz dedi
Ölümden kurtulmuş gibi sevindi
O sıra açıldı kapı
İçeri giren adam
Rütbesiz & İri yarı & Pala bıyıklı
Yalım saçılıyor bakışlarından
son derece yakışıklı
Yarbay Deli Arif'ti bu
Eldesiz ürküyor insan
İsmet Bey tanıştırdı
Ve Üsteğmen Şerif
bir kez daha sevindi kurtulduğuna
Arif Bey belasından
Yıl 1920 & 24 Nisan...
Geçti dev bir ordu gibi üç yüz atlısıyla
Ezdiler sessizliği nallarının altında
Görkemleri çınladı Ankara kaldırımlarında
Bir umut bıraktılar
Gören gözde - duyan kulakta
bir zaman yankılanacak olan
İstikamet Bolu
Tarih & 25 Nisan
Bolu'dan Beypazarı'na kadar
uzanmış ayaklanıcılar
Ankara'dan oralara
korkunun soluğunu estirdi rüzgâr
Alafranga at nallarının
yankısı varmadan daha
Beypazarı ahalisi tabanları yağladılar
Nallıhan yollarında
Varmada Beypazarı'na
sinek sinilemez oldu korkudan
Bir grup çocuk görüldü
Sefil – cılız - ödürgülü
At sürdüler üstlerine
Çığlık çığlığa kaçtılar & yakalandılar
Arif Bey'in karşısında durdular
Anaları - babaları kaçmaktan cayıp
korka korka yanlarına vardılar
Hepsi dokuz- on yaşında
salya- sümük ağlaştılar
Yerlere kapandı ahali
Arif Bey öfkeli
Vurun ulan dedi
topunun kellesini
İşte bu kalabalık
Namussuz & vatan haini
Çocukların tümü casus
Ağladı kalabalık
Bunlar çobandır beyim
Ne bilsinler casusluğu bu yaşta
Hainler dedi Arif Bey
Kullandınız çoluk - çocuk demeden
Kendi kanınıza karşı açtığınız savaşta
Ki madem çoban bunlar & sürüleri nerede
Ne dolanıp dururlar çevremizde
Yalvarması kalıyor böyle vaziyetlerde
çelikten gücümüze boyun eğen herkesin
Hey askerler
Unutmasın bu günü Beypazarlılar
kulaklarını kesin
Aldırmayıp çığlıkların acısına
Kulak asmayıp
başından kaynar sular dökülmüş
yalvaran ahaliye
Kesildi çocukların kulakları verildi ellerine*