Bayat'ın kelleri bize bey oldu
Arif Bey oldu
Kar' Üseyin türküsünün,Geynik (Genlik) ky'de kalan tek dizesi
Devresi gün ana- kız yola düştüler
Dere- tepe Aziziye'ye ulaştılar
Kuva-i Milliye karargâhının avlusunda
direklere sarılmış ölüler
Sövdü Filik Kadın ağız dolusu
Sonra suç işlemiş gibi sustu
Baktı yan gözle Hatçe
Av olmuş avcısına kurban nasıl bakarsa
Midesi karıştı & nutku tutuldu
Bir böğürme geldi içinde
Yumdu gözlerini
kustu
Meram anlatıp kapıcılara
vardılar Aptil Kadir Ağaya
Ağa tanıyıp Filik Kadını
Sanki bütün gövdesiyle haykırdı
Gözün aydın bire Kadın
Aldı Filik
Suvermez yolunu aştık da geldik
Çileyi kahırı saydık da geldik
Eşkıya zulmünü en çok biz çektik
Dediler Aptil Ağa vurmuş zalimi
Vuran ellerini öpmeğe geldik
Aldı Aptil Ağa
Ben vurmadım Filik Kadın
Vuran Yarbayım Arif Bey
Yiğitlik hususunda
az gelir ne söylesen
Şu oturan kendisidir
Onun ellerini öp öpeceksen
Eğildi Filik Kadın yerle bir oldu
Uzandı tutmak için ellerini
Arif Bey izin vermedi
-Bu bizim işimiz valide- dedi
Hatçe sırık gibi dikilekaldı
Gözgöze geldiler bir an
Arif Bey'in bakışları kocaman
bir çift pencereydi
Toz- kül- kan- ter- gözyaşı
Ve ateş çiçekleri & yalımlar içinde
Öyle bir dünya ki
soğan doğrarcasına kelle koparılan
Arif Bey'in bakışları
Belki bir yerlerinde küçük bir çocuk
Seçmediği bir yazgıya ağlayan
Arif Bey'in gözlerine baktı bir ceylan
Usulca indirdi kirpiklerini
Nutku tutulmuş gibi dikilekaldı
Öpmedi ellerini...
Görenler anlatır ki
Şimdiki İnkılâp Okulu'nun kapısında
Kara Hüseyin ve Kel Mustafa'nın
mermer direklerde sallandı cesetleri
Günlerce hiç kimse yanaşamadı
Her gün biraz daha şişip
biraz daha koktular
Öyle bir koku ki geçilmedi yanından
Köylerden yılkı yılkı insanlar geldi
Çoluk çocuk uzaklardan baktılar
Bir hafta- on gün sonra
ağzı burnu sarılı bazı adamlar
aldılar mevtaları
Şimdi kimse bilmez
nerede mezarları
Geride bir Hatçe kaldı
dağlanmış goncaları
Bir yaşam tiksinmek üzere herkesten
Ve bitmeyen soruları
olmadık zamanlarda aklına gelen
Başka insan yok mu idi & neden ben...
Burası Emir Dağı'dır
Yaylaları- koyakları
köylerinin sokakları türkü bağıdır
Viranbağ gönüller avaza geldi miydi
Her taşına söz düşürüp can verir
Adı bilinmez ozanlar
haykırır kıraçlara yaralarını
Yürekler söze kan verir
Bin yıllardan bu yana kovgun düşenin
Ağıdı türküsüne karışır gider
Nice Kar' Üseyin ve nice Hatçe
Ve nice Arif Bey yaşar iç içe
Ölüm bile ayıramaz onları
Söylenir öyküleri
bozkır gecelerinde
Oturur dam dibine
bin yıllardan acısını taşıyan
gözleriyle
Suvermez Köyü'nden ağıtçı kadın Tüvel
Bir ağıt yakar Kar' Üseyin'e
Hem ağlar - hem de söyler
Zamanda söz uçurur yel...
Gar' Üseyin mavzerini yağlıyo
Hatçe Gelin siğim siğim ağlıyo
Mavzerin gurşunu dağı deliyo
Aman Filik Abam ar demedim mi
Yanımda Keloğlan var demedim mi
Afıyon damını yardım da kaçtım
Suvermez yoluna sar'altın saçtım
Üç yüz atlıyınan kız aldım kaçtım
Aman Yeşil Hatçe'm gör neler oldu
Seni saran kollar sarardı soldu
Üseyin topçu da, Durmuş borucu
Kel Çavuş da attığını vurucu
Güllü Gelin sağlam tutsun orucu
Petiri Petiri aslan Petiri
Malzemeyi Dişkaya'ya getiri
Heybetl'olur Aziziye'nin yılanı
Ben bilirim ardımızdan geleni
Yar elinden çektiğim elemi
Uyan Hatçe'm uyan gör neler oldu
Bizleri vurduran Arif Bey oldu
Benim atım ağır iner inişten
Ayağının nalı dökme gümüşten
Kirp'oğlu'nun Hasan benim eniştem
Aman Arif Bey'im ağlatma beni
Mermer direklere bağlatma beni
Kayıştandır Arif Bey'in kuşağı
Kurbanlık gidiyo Mustuk Uşağı
İkisi de domdom yedi fişeği
Aman Hatçe'm aman ar demedin mi
Yanımda Mıstafa var demedim mi
Yağmurunan yağdım- yelinen estim
Belce'yi aşınca umudu kestim
Arif Bey idi de şu benim dostum
Aman Arif Bey öldürme beni
Mermer direklere sardırma beni
Arif Bey geliyor bakın kastine
Selam verir yarenine dostuna
Afıyon'u tapulamış üstüne
Uyan Hatçe'm uyan gör neler oldu
Bayat'ın kelleri bize bey oldu Arif Bey oldu
İndi de kalkmıyo dumanı
Nedir eller ayrılığın zamanı
Zalım Aptil hiç bilmiyo amanı
Aman Arif Bey'im ağlatma beni
Mermer direklere bağlatma beni
Başına bürünür karalı erbi
Mektebin önünde eyledik harbi
Teslim olmasaydım var mıdı cerbi
Aman Arif Bey'im öldürme beni
Dondurma taşına sardıma beni
Dişkaya'da kaldı kuzu kebabım
Kirp'oğluynan Hac'Ahmet zerim zebebim
Kar' Ahmet Efe de benim ahbabım
Aman beyim aman kanım al akar
Filiğ'in Hatçe'si yoluma bakar
Kır Alan'dan çıktım atım kişnedi
Üğü taşı derler bize düşmedi
Astığım kebaplar dalda pişmedi
Aman Yeşil Hatçe'm gör neler oldu
Seni saran kollar sarardı soldu
Üğü kaya yeğin olur ekini
Yelebiyo Mıstafa'nın kekili
Müfrezeler gelir basarlar bizi
keserler bizi
Aman Filik Aba'm ar demedim mi
Yanımda Kel Oğlan var demedim mi
Manasar'da sürüsünün bir ucu
Keloğlan topçu da Durmuş borucu
Kar' Üseyin attığını vurucu
Uyan Hatçe'm uyan gör neler oldu
Bayat'ın kelleri bize bey oldu
Arif Bey oldu
Keloğlan'da atar atar vuramaz
Mustafa da dumanından duramaz
Haydi gardaş bu yurt bize yaramaz
Mustafa Mıstafa ille Üseyin
Eliminen kime küseyim
Gölcük Yaylasında dört kaçak gezer
Dördünün omzunda var beşli mavzer
Anamdan evveli Hatçe Kız gezer
Aman Arif Beyim öldürme beni
Dondurma taşına sardırma beni
Elinde kekliği kayadan iner
Karacalar Evi yaylaya konar
Yiğidin yurduna boz kartal döner
Çalağan konar
Evvel usluydum sonradan azdım
Gölcük yaylasında devriye gezdim