Kitaplarda söylenir ki:
(Seyitgazi müsademesinden kurtulduktan sonra)
'Arif Bey doğruca Bayat'a geldi.. Eğrilitepe yaylasına çıktı.. Civar köylere adam salarak ilk Kuva-i Milliye birliklerini kurmağa başladı, Milli Mücadelenin ünlü Karakeçili alayının nüvesi bu şekilde kurulmuş oluyordu.'
İplikçioğlu, Niyazi, a.g.y.
Mangalı gümüş de maşası altın
On iki jandarma takınır martin
Gavık süpürgeci, arşıncı Artin
O güzel günler de yadıma geldi
Kır atına binmiş önüme geldi
Odasına düştüm halı döşeli
Bedel gabil olsa yeterdi malı
Kör Vali gelir de ister sabini
Yerine de sadık Beyi salalım
Beyim kalksın biz yerine ölelim
Emirdağ Kuva-i Milliye Reisi Aptilkadir Ağa'nın ağıdı;
(1928'de karısı Kezban yakmış) **
Yaldızkaya, Ömer Faruk,Türkmen ağıtları
Bütün kavgalarda böyle olmuştur
Varsıllardan para
Yoksullardan can
Kaçaklar
Aç bi ilaç - saldırgan
Binlerce serseri mayın
ortalıkta dolanan
Yenilmiş ülkenin dul kadınları
Yapışmış sabanın sapına
El gölgeliği eder mert olan
Namussuz saldırır
şehidin namusuna
Yıkıntılar arasında
bir depremin dumanları
Kan ile sulanıp
yalımlara kızarır ateş çiçeğinin goncaları
Bütün kavgalarda böyle olmuştur
Varsıllardan para - yoksullardan can
Söylerler ki
Beş yüz atlı
Yüz yetmiş piyade tamam eyledi
Bir bakarsın
Sandıklı Ekinhisarı'nda
Bir bakarsın Şuhut'ta
Çobankayası' nda
Yapıldak'ta at sular
Eşkıya kovalar Aziziye tez Köyü'nde
Derler ki dağlara haber salar
İneni bağışlar orduya katar
İnmeyenin evini yakar
Anlatırlar
Aziziye Kuva- i Milliye Reisi
Aptil Kadir Ağa
Dededen atadan varsıl
Neredeyse iki yüz okkalık
kara okkayla
Ak kadın diye birini
kıçını yumaya hizmetçi tutmuş
Yaylasında topakevi- davarı
Urum'dan- Şam'a gider
katar katar kervanları
Lakabına Papaz derler
Gövdesi dehşetle kıllı
Aziziye Kuva- i Milliye Reisi
Aptil Kadir Ağa
Arif Bey oturmuş ağanın konağında
Aklı Kuva- i Milliye karşıtlarında
Gözleri çığsilah
Dikir dikir seyriyor alın damarı
Bana bak Aptil Ağa
Ya külliyen ölürüz
Ya vatan kurtulacak
Önemi kalmadı gayri
Sıkışmışız - çemberimiz dar ımış
Erzak- silah yok imiş
Köyler aç- dağlar kar imiş
Duyduk ki burada da
yeygisi fazla gelip anrışanlar var imiş
Dedik ki
buradan başlayalım
Kuva- i Milliye'ye cephe tutanı
atın bokunu tepelediği gibi tepeleyelim
Derler ki
Soğukkuyu'lu Kar' Ahmet Efe
Ekizce'li Bekir ve Seydi Çavuş
Köçekoğlu Tahir Efe
orada idi
Aptil Ağa toparlandı
Senin dediğin adamlar
üç- beş kendini bilmez
Lakin bunların dışında
Kendini devlet sayıp vergi toplayan
Cepheye gideni- ben saldım- sayan
Ordu kurmuş Emirdağı'nın başına
Sanır ki çeteleri yenilmez - kolu bükülmez
Daha başka eşşekler var anrışan
Memleketi işgal eylemiş gâvur
Kendi gavurumuza gücümüz yetmez
Vay anasını & diye bağırdı Arif Bey
Hay senin ananı avradını & milyon kere...
Oltu Taşı boncuğunu karşı duvara fırlattı
Boncuklar saçıldı yere
Yüz küsür okkalık
Aptil Kadir Ağa dirkeden attı
Sustu Arif Bey
Ateşin bir anlık susuşu gibi
parlamadan önce
Hey ulan hey dedi
Hey ulan hey..
Kalktı
Yürüdü iki adım
Bir süre dışarı baktı
Oturdu yerine
Bir tütün sardı
yaktı
Bak Aptil Ağa
dedi
Kan içinde bir ömrü
kim isterdi...
Merhamet, iyilikten farklı olarak çoğu kez gaddarlık olarak görülür. Ekleminden çıkmış bir kemiği düzelten hekimin yarattığına benzer bir sızı yaratır insanda merhamet. Bir aptal, cahil, hatta suçlu kişi bile iyi olabilir. Ama cahil bir insan merhametli olamaz. İşin özünü anlamak gereklidir merhametli olabilmek için..
Fiş, Radi, Ben de Halimce Bedreddinem,
Mazlum Beyhan çevirisi
İlk çığlık
Yıkılmış bir dünyaya
ilk isyan haykırışı
Duyduğu hep inilti - hep ah
Gördüğü & Kolları kopuk
Yarası bülgüyen cesetler
Nere gitse & işgal edilmiş insanlar
Kısır gök - dul toprak
Unutulmaz derecede umutsuz gözler
Korkak ve hayvani bakışan
Bir de
derin bir yerlerde okunan Kur'an
Ve Binbaşı Osman Bey'in
sevdiği gramafon plakları
Çok eski zamanlardı onlar
Yitik birer masal gibi kaldılar
Hiçbir şey yakışmazdı insan yüzüne
sevgiyle gülmek kadar...
Arif Bey'in suratı
fırtınalı bir gök gibi devindi
Konuştu birden bire & sesi sakindi
Bak Aptil Ağa dedi
Babam Binbaşı Osman & Bayat'tan olur
Nereliyim unuttum aslını ararsan
Hayat her yerli yaptı beni
Askercilik oynayarak büyüdüm
Ve bitirir bitirmez harp mektebini
Balkan Savaşı'nda buldum kendimi
O gün bu gün
Öldürdüğüm insanların sayısını unuttum
Artık öldürmek
Bir çobanın her akşam
oyunlarını sayması gibi...
Ama
öyle bir dünyada birilerinin
an okuması gibi bir müezzinin
dürmeyi iş sayarak
ürmesi gerek...
Çanakkale - Arıburnu
Diyarbekir – Bitlis derken
İzmir Merkez Komutanı tayin edildim
Yunan'a karşı teşkilâtlanıp
direnmeyi denedim
Çıkarttım osmanlı üniformasını sırtımdan
Pis bir paçavradan sayıp yaktım...
Hasılı vel kelam
Daha nice badireden atlayıp geldik buraya
Cem-i bedenimde kavga izleri
Canalıcı benden korkar
Unuttum kaç kelle kopartmışım
kulak kesmişim - avurt dilmişim
Kar' Üseyin dedikleri kim
Korkudan dağlara kaçan
Bir zavallı pislik - bir garip sıçan
Ki nice Kar' Üseyinleri haritadan silmişim
İndirin içinizden kaygı yükünü
gerisi benim işim...