Ah Del' İzzet
Dön de gel
Öldüysen diril de gel
Ala beygirin üstünde
Kasal da gel- kurul da gel
dedi Safiye Teyzesi
gözlerinden on on döktü
Kimlere darılsın gelsin
Nesine kurulsun gelsin
Namusunu on paralık ettiler
Hatçe'sine sarılsın &gelsin
dedi Çatallı Teyzesi
gözlerinden seller aktı
Babası gelmezse gelmesin
Altınımız pul oldu
Gelip gözleri görmesin
Körpecik kızımız dul oldu
dedi Eşe Teyzesi
Hatçe'nin bağrını yaktı
Çapulcu konar üstüne
Esas yiğitlerden geri kalanın
Varıp ırzıyla oynarlar
Boynu buruk- dalı kırık olanın
dedi Fadime Teyzesi
sesi yürekleri söktü
Ağladı Filik kadın
Ağladı kanadı kırık Hatçesi
Haberler geliyor uzak cephelerden
Memleket paylaşılıyor
Bir yerlerde şehirler yanıyor
Açlık orduları dolaşıyor dağlarda
Sırtları bit kıvıldıyor
Gavurun soluğu ensemizde
Bir ocağın bir umudu olanlar
Yüreklerde ağıt olup yandılar
Köpekler uludu aç sokaklarda
Boşalmış hanelerde öttü baykuşlar
Zaman kan gibi aktı
Katmerledi acıyı başka acılar
Gülmeyi unuttular
Zaman sancı gibi aktı
Uykusuz koyarak geceleri
Eridi kar
Dağlar masmavi baktı
Bahar söyledi yayla yeli
Titredi sinesi tohumsuz kalan toprak
Gür ekinlerin yerinde
kangal dikeni yeşerdi
Zaman avcı gibi aktı & insan av
Sağnaklar boşuna indi nadasa
Boşa gitti tarlada tav
Korkuda ve yoklukta kürnemiş kalabalık
Çalmaya- savaşmaya- teslim olmaya hazır
Canı derdine düşmüş çaresizlikten
Hatçe'nin yaresini unuttular
Su yolunda görenler laf çarptılar
Gittin de gürleyi gürleyi
Şimdi geldin oturursun
Neyin varsa zay olmuş
Utanmadan el içine çıkıyor
Çeşmenin başında esvap yıkıyor
Kendini el değmemiş çiçek sanıyor
Neyine kurulursun Filiğ'in kızı
Hatçe ağladı da sustu
Çıkmadı evden dışarı
Yüklük odasına pustu
Bir telaş sardı Filiğ'i
Sokağa çıktı bağırdı
Sövdü- saydı- kargış etti
Derler ki Aziziye'ye gitti
Papaz Aptil'in yanına
Aptil Ağam kurban olam yoluna
Ocağına düştüm & hal böyle böyle
Git Kar' Üseyin'e söyle
Aptil Kadir Ağa bindi atına
Yanında adamları & vardı Karacalar'a
Üğü Kayası'nda boru çaldı Kör Durmuş
Kara Hüseyin'e haber ettiler
Dedi- Aptil Ağa beni hiç sevmez
Adama boşuna papaz demezler
Korkacak falan değilim
Var çekin atımı gidelim
Hac'Ahmet Ağa'nın evinde buluştular
Aptil Ağa ağır adam
Varlıksa varlık onda
Tarlaysa tarla- ağalıksa ağalık
El etse hökümet ayağa kalkar
Kapısında yüz köpek beslenir
Göz kırpsa adam vururlar
Gel benim deli oğlum Hüseyin dedi
Kocaman kafasında şinik gibiydi fesi
Taslak suratında keder
Sen burada eşkiyalık edersin
Haberin var mı ola memleket gitti gider
Ordumuz yenildi tüm cephelerde
Sustu & dalıp gitti derine
O ara kahve verdiler
Ben buraya bunun için gelmedim
Elin körpe kızını zay edip attın
Atmadım Aptil Emmi
Helallığına aldım
Kaçırmak benden mi adet
Kancıkladı zaptiyeler
Durdu
Çevresine baktı
Çıkın len dışarı
Çıktı içerdekiler
Kader buymuş Aptil Emmi
Sen beni sevmezsin emme
Doğru düzgün ordu olsa
Sonra ben değmem yoksula
Varlı olanı soyarım
Gavur şurdan çıkıp gelse
Ben de kellemi koyarım
Filik kızına gelince...
Sözünü kesti Aptil Ağa
Bak hey benim Deli Oğlum
Filiğin kocası yiğit adamdı
Sana yakışmazdı alıp kaçırmak
Gelin sizi sulh edeyim
Allah'ın emrince evlenin
Tamam Aptil Emmi & dedi sevinçle
Çetecilikten de vaz geç
Oturaklı bir adam ol
Şimdi vatan savunmanın vaktidir
Gittiğin yanlış bir yol
Yedi düvel bağrımıza süngü dayamış
Anlattı Aptil Ağa
Dinledi Kar' Üseyin
Filiğin kapısına atlılar geldi akşamleyin
Oturup konuştular
Ağız tadı & kutu kutu lokum koydular
O günün çocukları anlatırlar ki
Aziziye'de tevir tevir donattılar Hatçe'yi
İpek keme entari & meydani
Al- yeşil- mor kadife sayalar
Livali ayakkabı & Trablus kuşak
Başına da yapraklı maşallah
Bacağına püsküllü top şalvar
Hatçe'yi donattılar
Karacalar Köyü'ne düğün kurdular
Dört gece- dört gündüz çalgı çaldı aptallar
Doymadık aç kalmadı
Ağalar- beyler indi yaylı arabalarla
ve hükümet adamaları
Rakıcı Anton'dan yük yük rakı taşındı
Seyirlik çıkarıp- kaşık kırdılar
Uzak cepheleri
Ve Kar' Üseyin'in sicilini unuttular
Gönülsüz gelin oldu Hatçe kız
Gönülsüz güldü oynadı
Gelin giderken ağladı
Gerdeğe girdiler hiç konuşmadan
Yattılar- kalktılar
Hiçbir dağ yoktu
Hiçbir yol hiçbir ırmak
Hatçe'nin içindeki küslük kadar....
Kaç gün geçti aradan
Aylar aktı sular gibi
İki baş yastığa geldi
Dem oldu Hatçe Gelin
Kar' Üseyinden zevklendi
Başını duvarlara vurdu yalnız kalınca
Dövdü bağrını
Gün oldu
dizme dizme cebe taktı koluna
Aş pişirdi & sofra kurdu...
Kar' Üseyin hanesi bu
Al atlı iner- kır atlı biner
Unutuldu verilen söz Aptil Ağa'ya
Çeteciliğe devam ettiler
Yedi iklim- dört bucaktan kara haberler
Dediler Kar' Üseyin cepheye asker sevk eder
Kıtlık hışım gibi zaptetmiş ortalığı
Onun hanesinde yokluk ne gezer...
Geceler devrildi günler dürüldü
Bazan tek adam kalmadı ortalıkta
An geldi bin bir ayak bir ayağa derildi
Köyler mezarlığa döndü
Kuş pisliği sıvandı kapılar
Cephede kalanlardan arta kalanlar
kıranda- kıtlıkta talanlandılar
Dağlar dolusu kaçak
çift süren kadınlara saldırdılar
Umut ateşleri söndü...
Bir asker kaçağı anlatıyordu
Neylesek fayda vermedi & yenildi ordu
Yediğimiz otlar ağudan acı
Ağzımın yarası- yüzlerimizin şişi
Bir iğdelik bulduk bilmem nerede
Günlerce iğde yedik tam sekiz kişi
Üçü öldü sonra & geriye kalan beşi
İğdenin unları durmaz midede
İsraf olmasın diye yuttuk çekirdekleri...
Yaralı bir asker anlatıyordu
Yaralı bir ata saldırıverdik
Hiç birimiz pişirmedik
Herkes çiy çiy yapıştı bir yerine
Say ki birer aç köpektik
Ne damarlarımızda kan kalmış
ne de dizimizde derman
Herkes kaptı bir yanını koparttı
Bana ise çavı kaldı
On kişi koştu peşimden
Kapıp paypança ettiler
Dinleyenler acı acı güldüler
Anlatan ağlıyordu...