Ardıcın başına bir kartal kondu
Gagası alev rengi & pençeleri kınalı
Vahşisarı gözleri hançer keskini
İki kilim gibi gerdi kanatlarını
Bir çift dev yalım gibi aşağı- yukarı ığraladı
Gösterdi bin bir nakışını
Sonra kaşıdı gagasıyla koltuk altını
Hatçe'ye çevirdi
kor kesmiş bakışlarını
Uzaktan çan sesleri
Büyük hardal
Armudiye
Koyun curası
Zil
Sürünün önünde bir kiraz kuzusu
Tüyü kıvır kıvır
alnı çakal
Sürünün ardı sıra Kar' Üseyin
Ha bire kaval çalar...
Kartal kiraz kuzuya baktı
Dal sarktı
kartal kalktı
aktı
Cırnağını yağırnısına taktı
Kar' Üseyin habire kaval çalar
Kavalından kan aktı
Dışardan adam sesleri geldi
Hatçe uyandı
Fırladı dışarı
Baskın var sandı
Adamlar sustu
Bir garip süzdüler Hatçe'yi
Süzdüler
ılgıt ılgıt yürek yağı eriten
cihana nam veren güzelliği
Bir kadın
Gel bacım dedi
Topakev sökülecek
Karacalar'a göçülecek
Yürüdü kadının ardından
Pınarın dibine oturdular
Sonra Kel Mustafa geldi atıyla
Kucağına düvele kavunu
Çömelip kesmeğe oturdu
Bir dilim yedi
Bir dilim Hatçe'ye sundu
Öğle ezanıyla köye varıldı
Kimisi dam başından kimisi pencereden
Köylüler seyre çıktı
Gene çiyansı bir dokunuş gibi
Mılcımış yüreğinde duyarak
insan gözlerini
Kendi derinlerine çekildi
Ve tiksindi her şeyden bir kez daha
Her şeye küsmeğe yeniden karar verdi...
O gece Kar' Üseyin daha bir yakışıklı
Girdi Hatçe'nin koynuna
Soyup giysisini üryan bıraktı
Kurban hiç kıpırdanmadı
Ve aygır at gibi
Doludizgin sevişti eşkiyabaşı
Sonra da çekip gitti
O öylece kaldı yatağın üzerinde
Sımsıkı gözlerini açmağa utanarak
Ve and içti kendine
Bundan gayrı hiçbir şey gönlüyle olmayacak
Ertesi gün gene geldi Kar' Üseyin
Kurbanını kucakladı soydu yatırdı
Ve sabaha karşı Hatçe
Hiç bilmediği bir zevkin
ilk kez ayrımına vardı...
Ertesi gün aynı tadı
Daha bir derinden aldı
Acı bir zevkten ağladı
Kar' Üseyin çıkıp gittikten sonra
Vuruverdi başını taş duvarlara
Dizlerini dövüp- saçını yoldu
Demek böyle bir köpekten hazzetmek
Benimkisi kahpelik
Ne demek keyfe gelmek
Sonraki gün sürgüledi kapıyı
Gece gelip kırıp açtı Kar' Üseyin