[A] >  [Adnan Durmaz Şiirleri] > Ateş Çiçeği-04 Şiiri
Sponsored Links

Adnan Durmaz - Ateş Çiçeği-04

Eklendi:
Yeni Şiir Eklemek İçin Tıklayın Şiir Ekle      Hata DüzeltHata Düzelt
Şalvarının uçkurunu koparttı yırttı çıkarttı
Yırttı çıkarttı güllü fistanını al köyneğini
Kaydı kurtuldu Hatçe & devrildi çırılçıplak
İçinde ne varsa korkulara dayanan
bütün setleri yıkıldı
Ay aylası bir dişilik fışkırdı
yuvarlanan kalçalarından
korkunç yakıcı bir pembelik
Avcının azgınlığı zaptolmaz bir delilikte
Ve diri memeleri yuvarlandı kurbanın
aklını aldı avcının
Kösnü çıldırtan çığlıklar aklını başında zay etti
Kar'Üseyin çıktı insan olmaktan
Baştan başa şaha kalkmış bir erkeklik kesildi
Yakaladı avını & elini ayağını
bağladı dört yanına topakevin
Hatçe'yi sımsıkı gerdi
Çığlıklar bir kamçı gibi
Soyundu bir solukta giysilerini
Ve yanaştı avına
Bütün hışmıyla diz gelip
Bütün hışmıyla yekindi
Geceyi bir sancı gibi yırttı kurbanın sesi
Bin renkli kilimin üstüne
bir de kan rengi eklendi
Soldu sıtara çiçeği...

Bütün arılıkları dünyanın
çıkartmaz kötülüğün kirini
İspirto rengiydi gece
Bedeninin altında bacakları köpek kesildi
Hatçe'nin ruhunu dalayacak yaşadıkça
Bir ölü soykası gibi taşıyacak
destan güzelliğini bundan sonra

Peri kızı Skylla bozkırlar ortasında
Filik kızı Hatçe oldu o gece
Kim bilir kaçıncı kez
Dirildi acının yazılmayan tarihinde
Bozkırda bir yerlerde...

İşte o gün ağladı Hatçe
Çiğillipınar'ca coştu
Yağdı kırkikindilerce
Yaşanmamış ergenliği içinde
setlerini yıktı taştı
Daha memeleri çıkmamış
Kızım deyi- er yüzüne bakmamış
Başına da al duvaklar vurunmadan
Eline de al kınalar yakınamadan
Kollarına gümüş cebe
Kulağına altın küpe
Duluğuna dulukbastı takınamadan
Çalgılar çaldıramadan
Okuntu saldıramadan
Yüreği mılcımış canı ezilmiş
Soyka çıkmış güzelliği
Gayrı kendi eti kendine düşman
Isırır Kar'Üseyin'in etine değen yerler
dalar tüm gövdesini
Kırılmış gökçegülün goncası
Allı turna yaralanmış uçamaz
Böyle görse aklını yer anası
Oturmuş bir utanç gibi
Ağlar da ağlar olmuş Hatçe Kız
ırmağı kurumuş turaç gibi

Babasız büyümüş omuzu düşük
Doyamamış kokusuna anacığının
Ha yaşamış- ha ölmüş hiç mühimi yok
Ağlar da ağlar olmuş Hatçe Kız

Bir amanı yerde bir amanı gökte
Aklına olmadık bir şeyler düşer
Pencerenin deliğinde ıtır çiçeği
Gayrı susuzluktan kurumuş mudur
Tentenesi garip kalmış sandıkta
Acep mor fistanını kimler giyecek
Ağlar da ağlar olmuş Hatçe Kız

Avazı yayılır yayla yelinde
Duyanın içini oyar da oyar
Ağlaya ağlaya uyur Hatçe Kız
Uyanır ağlaya ağlaya

Gecenin bir yarısı
Alaçığın duldasında
Kıpırtısız dört beş insan
Yıldızlar cohcohlu parlıyor
Suskunluk utanca boğulmuş
Birisi konuştu ansızdan
Sesi yarısı yanmış ağalar gibi
Çok eski bir yarayı sır diye saklar gibi sesi
Dedi ki Arap cephesinde
kum ve ateş cehenneminde
Balkanlarda kan içinde
Allahuekber tipisinde
Çanakkale içinde bomba selinde
Hasılı tüm cephelerde savaştık

At bokunda arpa devşirmenin
Ve her ne sebeple olursa yenilmenin
öğünecek bir yanı yok

Kimisi kum altında kimi kar
Yeri yurdu belirsiz kaldı kalanlar...

Dünyada bozulmuş ordudan berbat
Ne bir hayvan- ne bir nebat...

Aylarca aç
Ve bilmediği ellerde
gidecek yersiz asker
Akıl almaz derecede korkak
Ama on adamı boğabilir tek başına

Hasılı çöl harbinde bozulduk
Döküldük yollara yayan yapıldak
Kimi sayrı- yaralanmış kimisi
Kimi su geçerken kimi donarak
Sinekler gibi öldük

Kalanlar ayak yalın- baş kabak
Hayvan gibi otları avurtlayarak
Bir deri- bir kemik Adana'ya döküldük...
Adana İstasyonu' nda tren
Say ki bir kara umut
Üstü üste-alt alta yığıldık vagonlara
Kaçıp gitmiş makinistler
Arayıp-sürecek adamlar bulduk
Gördük ki kömür yok yola çıkacak
Baktık ki istasyonun dört bir yanı baraka
Söktük tahtaları kaydık kömür kazanına dehledik
İkinci istasyonda sonra da üçüncüde
Cümle uğrak yerlerinde ne kadar baraka varsa
yağmaladık da yaktık dehledik
Tüm memleketi dolaştık
Asker bindi - asker indi
Kimisi dağlara sindi
Kimisi sevk oldu başka cepheye
Nasıl dile dökülür onca acılar
Nasıl unutulur memlekette melûl- mahzun kalanlar
Kar altında- kum altında ölenler
Nasıl anlatılır mecalsiz- silahsız asker...
Ölsem de çıkmaz aklımdan
Tüm bunların hiç birisi
Gayrı bir de kuzular gibi meleyen
şu fukara kızın sesi

Adam usulca sustu
Orman usulca sustu
Ay usulca sustu
Hatçe susmuştu...

Çiğillipınar yaylasında alaçıklar
Bir fısıltı kesilmiş Hatçe
Düşmüş yellerin önüne
Önce Karacalar'a iner
Oradan ulaşır kendi köyüne
Derler ki Kar' Üseyin
Zorla ilişmiş Hatçe'ye
İp atıp ölmeyi denemiş becerememiş
İlkin topakeve bağlamış
Bir gece- bir gündüz başına çökmüş
O çökmüş Hatçe bağırmış
Kar' Üseyin dediğin eşkıya başı
Tutuvermiş kolundan kaldırmış dağa
Gece sekiz gündüz dokuz yıkmış altına...

Filik kadın hükümete şikayet etmiş
Aptil Ağa sulhçu gitmiş
Kel Mustafa olmaz demiş
Hatçe bizim gelinimiz

Hatçe'yi her yıktığı çalı dibine
Kar' Üseyin üç taş dikmiş

...itmiş
...ditmiş
...şitmiş
...litmiş
...itmiş
...imiş
...mişmiş
...niş
şşşşşşş...

Bir fısıltı oldu Hatçe
Hüseyinin yanında dolaştı dağdan dağa...

Kayanın kuytusunda uyurken
Tam da kuşluk zamanı
Hatçe uyanıp da kaçmış
O sırada Hatun gelin yün yıkarmış su başında
Hatçe birden çıkıvermiş
Kar' Üseyin peşimdedir sakın beni deme demiş
Dulukbastısından bir altın yolmuş
Hatun'a Anahor vermiş
Az sonra Kar' Üseyin sorunca Hatun
başıma çöker sanıp söyleyivermiş
Ormanın içinde bir kovuğa sinmiş
Üseyin şirpeden bulmuş
Geçerken Hatun'un yanından
Altınımı geri ver kız zilli -demiş
Hatçe oturumu üstüne gelemeyince
Kar' Üseyin dağdan inmiş

...itmiş
...ditmiş
...şitmiş
...litmiş
...itmiş
...imiş
...mişmiş
...niş
şşşşşşş...

Kel Mustafa usul usul konuştu
İnadından vaz geç Hatçe
Neylesek olanlar oldu
Sen de namlı bir atanın kızıydın
Allah bir gelinimizsin
Sen dile düğünler kuralım

Erkek seldir- kadın büvek
Azıcık da sen uyar ol
Abılalık düşer sana
Dile kutnu kumaş dile al duvak
Dananın oynaması kazıktan
Bu çetecilik de canıma yetti
Gir aklına Üseyin'in
Belayı kadayı savak
Cayıp bu işlerden varıp gidelim
Kurtulak kargıştan- yazıktan
Başka diyarlarda vatan çatalım
Paraysa para bizde & malsa mal gani
Kar' Üseyin gecenin geç yarısı
Açıp girdi kapıyı lambayı yaktı
Dışardan Hatçe'nin çığlıkları duyuldu...

Ertesi gün konuştu Kel Mustafa
Haklısın dünyanın bütün dağları kadar
Çiğillipınar'ın akmasından çok
Sıtara çiçeğinin açması kadar
Gayri ne fayda

Gece yarısı girdi Kar' Üseyin
İçerden çığlıklar duyuldu
Hatçe bir fısıltı oldu
Düştü yellerin önüne
Kel Mustafa konuştu
Memlekette büyük savaş olmakta
Her yanda kan yürümüş meşe selleri gibi
Dünyanın dört bucağında
askerler kırılmakta
Bizim asker yenilmez aslında
Açlık sürüleri- bit orduları
Açtırmıyor gözünü ki vuruşsun koçlar gibi
Kar' Üseyin ağam bu gün
cepheye asker sevketti

Kar' Üseyinin atlıları
Toz bulutlarından bellidir
Kimisi Çifteler'de kimisi Dişliköy'de
Daydallı'da- Çaykışla'da- Honam'da
Bazan birkaç kişi bazan ellidir

Varır dayanırlar varlının kapısına
Kar' Üseyin adına vergi toplarlar
Kelep kelep altın gelir yığılır ortalığa
Mecidiye- reşadiye altınlar
dökülür Gelin'in ayağına
Ve yoksul hanelerde un uçar- kepek kaçar
Tarlalar tohumsuz ocaklar odunsuz kalmış
Gülüşler bile sap sarı
Bakışlarda geri dönmez yolcuların kanayışları
Ülkenin dört yanından kan çığlıkları
Ve başka bir karabasan düşman postalları
© 2003-2024 www.alternatifim.com/ Her Hakkı Saklıdır.