Ben uyurken çıkmışsın,
Duymamışım..
İki tel saçın kalmış yastıkta.
Birde kokun,
Kır çiçeklerine hiç benzemeyen,
O kadın kokun..
İçime çekmeye doyamadığım..
Komodinin üzerinde sigaran kalmış,
Giderken unuttuğun,
Çakmağın, kol saatin..
Dün akşam içemediğimiz,
İki fincan kahve...
Ve duvarlarda hala çınlayan,
Sözlerinin sesleri.
Sabahleyin gideceğini,
Artık dönemeyeceğini anlatan,
Benim şehirlerime..
Sözlerinin sesleri..
Hıçkırıklı..
Şu eski tablonun camında,
Son defa sarılışımızın
Resmi kalmış birde..
Ve bir kaç damla göz yaşı..
Giderken bıraktığın..
Kapımın eşiğinde..
Birde..
Acısı,kesilmeye benzeyen,
Kör testerelerle,
Ve bilerek götürmediğin..
Bu ağır yalnızlığım..
Artık,ebedi sensizliğe açılan,
Penceremden dışarı ..
Şimdi bakmaya korkuyorum..
Gökyüzünde umutlarımı boğan
Kapkara bulutlar varken,
Bu şubat sabahında ,
Oturdum yapayalnız,
Pencereme yığılan
Karları kokluyorum..