Kahırlanmak mı işin, kazancın darlığına...
Çocuğumuza elektrikli tren alamamışsın
Oysa çantandaki cüzdanını karıştırırken
ne kadar emindin parayı sayacağına!
Teknik baş döndürücü, oyuncaklar harika
Yeni yetişen çocuklar da öyle karıcığım,
Parmaklarını bir şeylere uzattılar mı
hemen kucaklayıp götürmek istiyorlar.
Belki tuhaf gelir sana, çocuk olmalıydık
Hele yazları, sakin bir deniz kıyısında!
Seni bilmem, ama uçan bir gemi
hem de limanı deniz fenerli bir gemi
satın aldırırdım yazlıktaki dedemlere.
Her akşam güneş batarken denize
ya da her sabah doğarken denizden;
Seni dümene çağırır, gün perisini sulardan
kurtarmaya uçardık.
Elbette bugünlerdeki gibi, birinin oyuncak
derdine düşerken, bir başkasıyla karnın
değmemeli burnuna...
Ne yapalım karıcığım, iki elin parmağı
kadar çocuğumuz olsun diyen sensin!
Üzülmek mi sahilin, güneşin yokluğuna...
Kuşkusuz, hızlı giden bir katarda değilim
Ama öyle bir mutluyum ki bu eski trende
Işıkları bile doğru dürüst yanmıyor,
yanmalarına da gerek yok ya,
böylesi daha iyi, kompartıman tamtakır.
Belki de bu yüzden sizleri düşünüyorum,
rahatıma, keyfime imrenme karıcığım!
Bundan böyle haftanın üç gününde,
saat yirmi ile yirmi üç arasında da işteyim.
Bu kadar çocuğu sen istemiştin...
Müjdesini de ben vereyim: gözümüz aydın,
büyük oğlumuz iyi bir iş bulmuş...
Tren durağa giriyor, iyi geceler karıcığım!
Tartıya Kalan Düşler