Haber gönderdim sizlere içimden gelen bir sesle.
Dedim ki Seyhan kıyısında, baraj gölüne bakan
Bir yazlığa gidin bu hafta deniz karası Cengiz'le,
Cevheri alın terinden ibaret Mustafa'ya.
Sizler ki iki arkdaşsınız, öyle görünüyor bana.
Bugün kahveler benden, yudumlanırken kahveler,
Kırkını aşan yaşların tecrübesiyle bakışlarınız
Dağlarda olsun, her ne kadar kar mevsimi değilse,
Karsız da muhteşemdir Çukurova'da dağlar.
Ve Çukurova'nın sevecenliği gibi sıcaktır
Yürekleri insanların, sofraları ve hürmetleri de,
Ünlüdür, işi, ekmeği aslan gibi tutanı severler.
Ve dedim ki dilinize sıvanırken ilk yudumunda kahve
Bir gözünüz dağlara gitsin, her ne kadar kar mevsimi
Henüz başlamamışsa da yine dağlardan iner Seyhan,
Dipten içe bulanır, burgulanır baraj gölünde
Binlerce dalgalı sudan sarmal hortumlar gibi.
Nasıl anlatabilirim uzaklardan birkaç sözle,
Kahve sakinliğiyle baraj setinde duranlara,
Aynı saatlerde parçalanmış hatta parçaları bile
Parçalanmış ve yaşına akrep iğnesi gibi
Saplanan ve gün boyu çalışmaktan canı çıkanların,
Bir ek işte koşuşturmalarını, elden, hafif bir şeyler
Satmak için köşe bucak dolaşmalarını?
Tam bu vakitlerde pamuk fideleri taraklanır
Komşu apartmanın balkonuna sarkan perdelerinde.
Ve sigaramın dumanıdır, bre, kahvenin dostudur,
Koza gibi gül bağlatır balkondaki saksılı güzellere
Dışarıdan içerilere çekilirken saatler bu vakitlerde.
Tartıya Kalan Düşler