Ankara'da Kuğulu'da Buluşma
ANKARA KUĞULU'DA BULUŞMA
Cepte telefon çaldı, uzun uzun konuştuk.
Muhabbet hayli sürdü, Kuğulu'da, buluştuk
Bize hayran olanlar, hep bu parka gelmişler,
Yakından görmek için hazırlanıp yelmişler
Güvenlik çemberinden, aşan eller uzanmış
Elime el sürenler, sanki zafer kazanmış
Her ülke her milletten, gelenler temaşada
Kaynamış mısırların, en güzeli maşada
O boy, endam, hilâl kaş, yürüdükçe yürüdü
Çağrı'ya kement atıp, arkasından sürüdü
Biz birlikte giderken konuklar bakışıyor.
Bize yaklaşan eller, kuvvetle alkışlıyor.
Sevginin şavkı vurdu, Kuğulu aydınlandı.
Bütün ağaç dalları, güvercinle donandı.
Sabırsızlanan sular, havaya fışkıryor
Altında bale yapan, kuğular hıçkırıyor.
Gözyaşım havuzunda, kuğular yüzüşüyor;
Sudan çıkan kumrular, etrafta büzüşüyor.
Kimi kanat açıyor, kimisi sevişiyor,
Atılan yiyeceği paylaşıp bölüşüyor.
Tunalı dinlendirdi, Kuğulu hayat verdi
Kaldırıma bir hanım bayat ekmeği serdi.
Kuğu, ördek, güvercin, serçe hızlı hepsinden
Çaycı tez ol, çay getir; şeker de ver tepsinden
Uluların ulusu, hot Müminler gönlünde
Böyle sevinç görmedi, garip fani ömründe
Bu manzara karşımda, gözlerimden yaş aktı
Etrafta seyre gelmiş, ahali bize baktı
Göz pınarım çağlarken, bunu etraf görüyor,
Havuzla aramıza, çelik surlar örüyor.
İki gözüm lâl oldu, Kuğulu'ya hâl oldu
Kızıl lâller boşandı, Tunalı'da sal oldu
Kızıl sel, yuvarlanıp, büyüyüp, çoğalıyor.
Tunalı Kuğulu'da, kim varsa, kovalıyor
Sığırcıklar pek kızgın, pek de haşin turnadan
Çocuklar ıslanıyor, su fışkırtan kurnadan.
Koşuşan güvercinler, sanki hepisi sözlü,
'Gak! Gak! ..”diyen saksağan, kumrudan keskin gözlü.
Gözyaşımla Kuğulu, göleklendi sel oldu
Kumruların gezdiği mekanlar, hep göl oldu.
Nihayet yağmur dindi, kaçanlar geri geldi
Akan sular asfaltı, beton bulvarı deldi
Sonra bir güneş çıktı, etrafı aydınlattı
Görenler, birbirine bu olayı anlattı.
Kuğulu Park bir harap, sular seller karıştı
Çer çöp, yağmur suları, parkelerde yarıştı.
Ellerinde şemsiye kadın erkek bayanın.
Hali perişan olur, bu çamurda kayanın
Kumrular halay durmuş, serçeler sekişiyor,
Hayata anlam veren duygular pekişiyor
Gözlerden akan yaşlar, fiskiyeden taşıyor,
Bu mutluluk, sevinçle Kuğu Halkı yaşıyor
Sevinç, neşe içinde Kuğular hıçkırıyor,
Kimi valse kapılıp, kimisi bel kırıyor
Kuğulu'da yüzenler kırklara karışıyor.
Dargın, küsler buluşup, topluca barışıyor
Etraftaki çocuklar paytak paytak koşuyor
Güvercinler uçarak, çocuklardan kaçıyor.
Uçuşan kumruların kanat sesleri haşin
Simit, mısır, çekirdek, çay paraları peşin
Kuğulu'ya aydınlık, veda edip gidiyor
El sallayıp uzaktan siste selam ediyor.
Güneşten iz kalmadı, kalkma zamanı geldi.
Bizi burda tutan şey, ne yağmur ne de seldi.
Ağır ağır adımla, kalkıp ordan yürüdüm
Çamurlu papuçları, kaldırımda sürüdüm
Tunalı'dan Akay'a ıslak yollardan indim,
Dizlerime güç geldi, sanki al taya bindim
Göz yaşımla yıkanan, havuzu sular aldı
Çağrı'nın bu avazı, Davut misâli kaldı.
27 Nisan 2014, Pazar, Ankara & Kuğulu Park