Leyla ile Mecnun-Trabzon'a
Leyla ile Mecnun-Trabzon'a
Demişsin demişsin sen, her bir şeyi.
Almışsın helvalı mertebeyi.
Yersin elma şekeri gibi.
Şapırtısı duyuldu.
Hanım ağa buyurdu.
Gelsin o da sofraya.
Hiç kimse aç kalmaya.
Her kişi ekmek, bal, yâr nasipli.
İkiyi alanlar biri,
Üçü alanlar ikiyi, nasibinden etti.
Leyla varsa Mecnun da var.
Sen sen ol kalma tasaya.
Hanım ağa çağırınca,
İkiniz de koşun mutfağa.
Leyla da Mecnun da,
Birbirine hem esir hem taç.
Yersin sen yersin şapırtılı.
İştahın var hem karnın gurultulu
Allah'ın rahmeti yağar ışıklı gürültülü.
Ekini olanın su tutar kuyusu, kuytusu.
Trabzon bizim otağımız.
O yiğitler durmaz zaferle serilir yatağınız.
Yeter ki Mecnun'a haberi salınız.
Sürülünce tarlanız, tohumları da atınız.
Şimdi diyorsun yaşımı sayarım
Nadasta geçti çok zaman yıllarım.
İki, üçü, dördü alanları sayarım.
Bize bir taneyi de haram etti sayarım.
Allah'ın kitabında adaleti ararım.
Haram mıdır ben de bakarım.
Fazlasıdır haram ben, onu anlarım.
Leyla'ya Mecnun'u helal sayarım.
Abdullah Bedeloğlu