Ankara Kuğulu
ANKARA'DA KUĞULU
Kuğulu'da oturdum, ayakları yatırdım.
Yağmur çiseliyorken paçaları batırdım
Kimseler aldırmıyor, bu misafir kim burada?
Mola ver bir seferlik, Kuğuluda bir dur da.
Ayağımı uzatım birbirine doladım.
Sırtım banka yaslayıp, aklım düşe buladım.
Karum, Hilton, Kuğulu dolaştım nefeslendim.
Son durak Kuğulu'da, kuşlara heveslendim.
Gam kederi süpürüp, meşakkati atmışlar,
Kuğulu Havuzuna, Zemzem Suyu katmışlar…
Bu çeşmeden içenin dertleri depreşiyor,
Hangi ırk, din, renk olsa, bahtı güzelleşiyor
Herkeste sevinç, neşe, mutluluk yüzlerinde.
Kahkahalar tufanı, şen şakrak sözlerinde.
Görülesi manzara, neşe, sevinç ve hazla
Benim burda gördüğüm anlatığımdan fazla
Atılan çekirdeği, bir aşkla kapıyorlar.
Gaga vurup, paylayıp, nasibi yapıyorlar!
Kumrunun erkekleri; biri, birinden dayı,
Gagalar, kanat vurur, 'Ga guuu! ” der alır payı.
Kimisi pek de şirin, kuyruk üstü doğrulmuş,
Ötüşü pek mânâlı, sanki balla yoğrulmuş…
Kazları, kanat çırpıp, dostça oynaşıyorlar.
Suyun dibine dalıp, havzu dolaşıyorlar,
Kimi zaman kur yapıp, kimi kez koşuyorlar.
Zaman zaman ötüşüp, kur yapıp çoşuyorlar.
Gençleri hep el ele, eğlenip geziyorlar.
Kuğulu toprağını, çiğneyip eziyorlar.
Kumruları: 'Guk! Guk! ..” ötüşüp yemleniyor,
Zihnimdeki Ankara, arınıp demleniyor.