Amerika Günlüğü(6)
Yeni Dünyadan Merhaba;
Hasretliğim vatanıma ve siz dostlarıma bir çığ misali büyürken,vuslata erişeceğim o an'a adım adım yaklaşıyorum her gün su gibi akan zamanla.Şu an bir ikilem anaforunun içinde döngülerdeyim inanın.Bir yanda sevdiklerimden ayrılacağım için hüzünlerin tarifsiz acılarını,diğer yandan da tekrar Türkiye'me kavuşacağımın hazzını yaşamaktayum şimdiden.
Dili,dini,kültürü,örf ve adetleri farklı bir ülkede yaşamanın ne demek olduğunu şimdi daha iyi öğrendim.Ve de vatanımınn değerini tabii ki daha iyi anladım.Buralar cennette olsa bülbülün altın kafesi misali.Yine doğup büyüdüğü yerleri arıyor gözü,gönlü o kişinin.
Vatanımızdan ve sevdiklerimizden ayrı kalmanın onulmaz sancıları yüreğini dağlayıp yakıyor acımasızca.
Buralarda bitkilere,hayvanlara tabii ki doğaya gerekli sevgi ve saygı gösteriliyor.Evlerin çevresi yeşille donanmış.Orman ve meyve ağaçları bol ve bakımlı.O yeşilliklere can verecek göller ve havuzlar serpiştirilmiş bu arada.Orman ve göllere anlam kazandıran:balik,su kamlumbağası,su kuşları,yaban ördekleri,timsah(alligrator) ,su yılani(water snake) ,tavsan,sincap vb hayvanlar özgürce yaşıyorlar.Kimse onlara dokunmuyor.Özgürlüklerine değer veriyor kişiler.Geçmiste atalarının yaptıklarından günah çıkartırcasına.
Geçenlerde kızılderili giysi ve eşyaları satan bir mağazaya gittim.O eşyaların büyüsüne kapılıpp geçmiş zamana gidiverdim gayri ihtiyari.Zamanımızdan on bin yıl önceleri Kızılderililer Asya'dan Amerika'ya göç etmişler.Tabii ki onlar Amerika'nın gerçek sahipleriymiş.İlkel ama doğa dostu,cesur ve asilmişler.Daha sonra bu yeni kıta keşfedilince Avrupalı beyazlar tarafindan 1890'larda yüzlerce yaşlı,çocuk kadınlar katledilmişler.Şimdi Üniversitelerde yapılan bilim arastırmalarına göre Kızılderililerin Türk olduğu bulguları ortaya çikmış.Buna kanıt olarak DNA testlerinin uyarlılığıdır.
Charleston şehrini gezerken zenci kölelerin açık artırmayla satıldığı büyük bir binaya girdik.Alt kat taş zemindi.Odalar demir parmaklıklarla bölünmüştü.Burada Afrika'dan Avrupalı gemi tüccarları tarafından zorla kaçırılıp getirilen zenciler toprak sahibi zengin Avrupalı beyazlara satılıyormuş.O taş zeminde hala gözyaşı ve kan damlalarını görür gibi oldum.Duvarlarda acı ve utancın çığlıkları duyuluyordu hala.
O koleleri satın alan zengin toprak sahipleri kolesinin vücudunu kızgın demirlerle dağlıyormuş.Kaçtıklarında kimse sahiplenmesin ve kolayca bulunsun diye.
Kolelerle ilgili duyduklarımla iyice meraklandım.
Bir pazar günü binlerce dönüm alan içinde kurulmuş çifliklerten birine gittik.Muhteşem bir yer burası.Doğanın bütün nimetleri var burada.Toprak sahibi ağanın görkemli bir şekilde göğe uzanan malikanesi insanı büyülüyor.Az ileride kölelerin kaldığı on-onbeş kadar kulubecik denecek kadar küçük evler vardı.Evlerin içinde kolelerin basit esyaları sergilenmişti.Ve tanıtıcı yazılar vardı.Onların resimlerini çektim bol bol.
Daha sonra Kuzey-Güney Savaşlarının bu şehirde yapıldığını duydum.Orada müze haline getirilip halka sunulan savaş topları,silahlari vb aletleri görme şansını buldum.Bu savaş 1861-1865 yılları arasında yapılmış.Savaşı Charlestonlularında içinde bulunduğu toprak sahibi Güneyliler,sanayileşmiş Kuzeylilere karşı savaşı kaybetmiş.Bu savaş sonucu başkan Abraham Lincoin öncülüğünde zencilere oy kullanma hakkı verilmiş.
Zenci lider Martin Luter King 1964 yilinda 'Yurttaş Hakları Yasası'nın çıkmasını sağlamış.Böylece ırk ayrımcılığı yasaklanmış.
1970 li yılların sonunda siyah-beyaz tv'lerden izlediğimiz siyah-beyaz ayrımcılığının sergilendiği 'KÖKLER'dizisini izleyenler unutamamıştır insanlık adina utancın kol gezdiği o sahneleri.
Buradaki zenci halkın çoğunluğu şehrin varoşlarında ikamet ediyorlar.Genelde marketlerde,temizlik işlerinde,kamu görevlerinde vb işlerde görev yapmaktadırlar.İşe alınımlarda öncelikle zenciler tercih edilmektedir.Zencileri ırkçılıkla ayıranlara kanuni cezalar uygulanmakta burda.
Her zenciyle gözgöze geldiğimde geçmişin ezikliğini okuyorum o gözlerinden.Görduğüm zenci cocukların başlarını oksayıp özür diliyorum beyazlar ve insanlık adına.
Kim beyaz, kimi zenci.
Çalışır yaşlı,genci.
Kardeşce paylaşımdır
Geleceğin güvenci.
Tüm eyaletlerde dili,dini,ırkı farklı olan insanlar; devlete karşı sorumluluklarının bilincindeler.Vergilerini zamanında ödüyorlar.Her alışverişte alınan ve satılan malın üzerine %7,5 vergi kesinlikle konuyor,bu da verilen fişe yansiyor.Kesinlikle pazarlık yok.Bir sentte olsa fiş kesiliyor burada.
Trafik kurallarına titizlikle uyuluyor.Adım başı kamerali trafik polisleri var.Cezalar ağır.Ruşvet,iltimas kesinlikle yok.Her hangi bir trafik kazasıına anında 3-5 trafik polisi arabası,ambulans ve itfaiye geliyor.Kazalarda tazminat bedeli ise onbinlerce dolar dolaylarında.
Kisacasi sözün özü,bu oturmuş sistemle her yapılan etkinlik insanlığın geleceği için burda.
Barışlı yarınlara.
Dostça paylaşımlara.
Sevgi ve saygımla...