Bir asır öncesi, son durak dedi,
Şimdi bulunduğu, yere varınca.
Hayali belliydi, ne kuş, ne kedi,
Fil olmaya karar, verdi karınca.
Dünya saatini, şiddete kurdu,
Her çalışta mazlum demedi vurdu,
Önüne gelene saldırdı,durdu,
Küçük bedenini, dehşet sarınca.
Suyu hiç sevmezdi, içkisi kandı,
Zulmeti yüzünden, kaç ocak yandı.
Durmadı yerinde, azdı da, azdı,
Ağıtlar, feryatlar, arşı yarınca
Sağında, solunda, olmadı dostu,
Çelikten bir zırha, büründü postu,
Ne yediyse yedi, hep ölüm kustu,
Çevresi ürkerdi, o acıkınca.
Ardında desteği, olmasa şayet,
Elbette ömrü son, bulurdu gayet.
Onca nebi gördü, onlarca davet,
Çevirdi yüzünü, biraz bakınca.
Kıyamet müjdesi, bu olsa gerek,
Düştü, gökkubbeyi taşıyan direk.
Izdıraba doydu, binlerce yürek,
Lakin onun için, yoktu sakınca.