Zifiri bir karanlıkta, yol alsan da meçhullere,
Edindiğin kanıları,silemezsin, silinir mi?
Rüzgar savursa da seni, aşkın olduğu yönlere,
Reddetmen ne mümkün artık, edemezsin,edilir mi?
İradenle parçalayıp, kör etsen de kem gözleri,
Nefretin yıksa da seni,cephe alacak sözleri.
Omuzlasan da cihana, ait olan tüm yükleri,
Sevgisiz bir adım bile, gidemezsin,gidilir mi?
Medeniyetler yıkıldı, dünya fertlere kalmadı,
Adaletin kapısını, aciz kalan da çalmadı.
Nesiller değişti, kimse özünden ibret almadı,
Almayandan olma sen de, gülemezsin, gülünür mü?
Sarayı mı kaldı, devri Süleyman'daki Belkız'ın,
Eceli İskender'i de, genç yaşta buldu ansızın.
Vakti geldi Atilla da, kurbanı oldu bir kızın,
Gizemleriyle gideni, göremezsin, görülür mü?
İstikbâl mazide saklı, mazi ise gönüllerde,
Lekeliymiş ölümsüzlük, arzulayan ömürlerde.
Ezelden ebede zulmü, körükleyen fikirlerde,
Rağbet bulan fitneleri, bilemezsin, bilinir mi?
İlim evlerine kilit vurulsa da günümüzde,
Metin olmalıyız artık, ümit olsun sözümüzde.
Lakin gerçekler acıdır, karmaşa var önümüzde,
Endişeni hissetmeden,yenemezsin, yenilir mi?
Aklın yolu birdir derler, birlik olmak gerekmez mi?
Benlikler sevgi doluysa, sevenler de sevilmez mi?
Dağlara özense bile, acılar geçit vermez mi?
Umudunu kaybettiysen, geçemezsin, geçilir mi?
Lafta kalmasın hoşgörü, yüreklerde yer edinsin,
Lezzeti sarsın kalpleri, feryatlar, matemler dinsin.
Asilerin tabiatta, bütün izleri silinsin,
Her an iyiyle kötüyü, seçemezsin,seçilir mi?
Ataş Abdullah'a, kulak versen de hiç vermesen de,
Tariften mahrum özünü, görsen de hiç görmesen de,
Esarete esir olmak, var ise özelliğinde,
Şaha kalkmış mutluluğa, eremezsin, erilir mi?