Düşmüş istemeden amansız derde
Arıyor çâreyi, soruyor, nerde?
Darmadağın, her parçası bir yerde...
Bir yangın yerine benziyor kâlbim!
Umutları kalmış özü körlerde
İçi, dışı boğulmakta terlerde
Yaralı kuş gibi yorgun, yerlerde
İnleye, inleye eriyor kâlbim?
Fırtına yurdunda tutuklu köşkü
Elemler yüzünden dinmiyor eşki
Gökyüzü gözlerde, bir yangın aşkı
Hasretten, belki de, çürüyor kâlbim!
Olmuş muhannetin hibe fedâsı
Her ânı ıstırap, hicran sevdâsı...
İnsafsız özlemle bitmez kavgası
Suçu, günahı ne, soruyor kâlbim?
Kaderine küskün iken niceler
Merâmını sessiz sessiz heceler
Geceler, geceler, hissiz geceler!
Hep karanlıkları sarıyor kâlbim!
Yaralı, terk etmiş vurup sevdiği...
Bıkmadan içtiği şurup sevdiği...
Bir uzak ufukta gurup sevdiği...
Umutla hayaller kuruyor kâlbim!
Gözleri, niçinse bulutlu gibi...
Umutsuz olsa da umutlu gibi...
Kendi zindanında tutuklu gibi...
Vuslat için mahkum duruyor kâlbim!
Açar dileklerle boş ellerini
Bulması imkansız, sorar yerini
Öldürse, beddua etmez, yârini
Dualar ederek koruyor kâlbim!
Bilemez kendini tükettiğini...
Kabullenmez aşkının bittiğini...
Kim bilir, belki de kaybettiğini! ?
Issız sonsuzlukta arıyor kâlbim!