Bindirdiler, elimden tutup bir salıncağa
Zannettim ki, kavuştum; şefkatli bir kucağa!
Çocuklar gibi zevkle dolu sallanıyorum…
Bakışlar çevrilince, mahcup, utanıyorum!
Kapatıp gözlerimi hayallere girdikçe
Uçuyor sanıyorum başımda birkaç serçe.
Kim bilir, belki başım değiyor bulutlara?
Bahar gibi coşkulu içimdeki manzara.
Zincirlerden boşalmış gibi hoş duygularım
Dağıldıkça içimden, çökelmiş kaygılarım.
Yalnız gülmek, oynamak geçiyor hep içimden
Heyecanla dopdolu, korkmadan hiç kimseden!
Doğrusu tatmak gerek yoğrulduğum bu hissi
Kelimeler yetersiz, yaşamak en iyisi.
Fevkalade, kapılmak bâzen bu duygulara
Vermek her türlü derde, sıkıntılara ara.
Filimmiş gibi hayat, hatırat renkten renge
Kaptırmalı kendini insan bu hoş âhenge.
Uçar gibi git, git gel, târif edilmez âhenk
Görülmemiş böyle zevk, sevinç bahçelerine denk!
Gönül dolusu sevinç, göz dolusu hayaller
El ele tutmak için sevgi dağıtan eller.
Her şeyi ile yoksa, ruhumda çocukluğum
Aramayın, sormayın; o zaman ben de yoğum!
Eğer olsaydı hayat, küçücük bir salıncak
Ondan yalnız binenler zevk alırlardı ancak!
Oysa hayat ayrılmaz, parçalanamaz bir bütün
Anlıyor insan, bâzı şeyleri kaybettiği gün!
Gülmek-ağlamak; sevmek-nefret, hep iç içe
Mutluluk, katlanmakla mümkün gözükür, hiçe.
Arayan, mutluluğa er geç erişecek yol;
Yokluğa kavuşmayı cesurca dene bol bol!
Yüceliği kendinden bilme Yaratan'dan bil!
Gayriye rağbet etme; yalnız, tek O'na eğil!
Ruhum bugün gezindi hayli hayallerinde
Uyanınca hiçbir şey bulamadı elinde.