Sıkılmıştım içerde, yürüyüşe çıkmıştım
Efkârlanıp, son kalan sigaramı yakmıştım.
Yapıyordum geçmişin hesapsız hesabını
Bulamadan bir hayli sorunun cevabını.
Kızıyordum öfkeyle çok kez kendi kendime
Şöyle bir göz atınca hüzünlü geçmişime.
Geçmişim yıkıntılar, acılarla içiçeydi
Havam ah, suyum acı, çektiğim hep çileydi.
Gelecekten karamsar, geçmişine darılmış
Yürüyordum, anılara ilk umutla sarılmış.
Epeyce yol aldıktan sonra geriye döndüm
Birden, biraz ilerde, vicdan sızımı gördüm.
Fark etmedi, yanına varıverdim ânında
Küçük, tatlı bir çocuk yürüyordu yanında.
O an anlatılmaz bir heyecan yaşadım
Uzanıp ufaklığın, saçlarını okşadım.
Belki de kim bu adam, ne imiş diye derdi?
Merak ile başını bana doğru çevirdi.
Görünce karşısında ürpererek, şaşırdı
Sanırım, o da benim kadar içten sarsıldı.
Göz göze geldik bir ân, kaçamakça bakıştık
Uzattı ellerini, çekingen el sıkıştık.
Nasılsın diye sordum: dedi bildiğin gibi
Sevemedim kimseyi seni sevdiğim gibi.
Gidişinle yıkıldı düşlerim, hayâllerim
Çok zaman yorgun düştü, duâdayken ellerim.
Çılgın gibi Allah'tan seni geri istedim
Hastalandım, derdinle gece gündüz inledim.
Bilmiyorum kaç kere kalkıştım intihara
Ölmüşsen, bir an önce kavuşmak için sana.
Düşündüm, her yolu denedim, her ihtimali
Alay etti, delirmiş bu diyerek ahâli.
Kimi şifâsız hasta, kimi iyleşir dedi
En güzel yıllarımı, bil ki sensizlik yedi.
Gidiş o gidiş, senden hiç bir hâber çıkmadı
Kâlbim var ya şu kâlbim, beklemekten bıkmadı.
Ne zaman isyan etse, bir gün gelecek dedim
Çektiklerin, sabreyle er geç bitecek dedim.
Genç yaşımda kahırdan saçıma kırlar yağdı
İçime üzüntüden, elemden karlar yağdı.
Ne yazık ki seneler geçti, gelmedin geri
Kurudu birer birer sevdâmın petekleri.
Hâlim dostlara hüzün, düşmana sevinç oldu
Her taraf dedikodu, iftira ile doldu.
Bir bilsen neler neler dediler benim için?
Söylenenler eritti ruhumu için için.
Hiç hak etmediğim bir boşluğa yuvarlandım
Sevgin için tutuştum hicrânınla yandım.
Düşündüm, bulamadım bir sebep gidişine
Neredesin bilseydim, düşecektim peşine.
Hırslanarak minnacık yumruklarını sıktı.
Yumruklayan gözlerle, gözlerime bir baktı
Niye bıraktın dedi, ne olur söyle, niye?
Lâyık değil miydim ben, sevince sevilmeye
Bulamadım bir cevap, yedim kendi kedimi
Ümitsizlik, dayandım, inan yıktı bendimi.
Kesince senden ümit, birisiyle evlendim
Sevmedim onu asla, inan hep seni sevdim.
Aradım bulamadım; sığınak, bir güvence
Yıllarca kendime, hem ona ettim işkence.
Doğan ilk çocuğuma verdim Hasret ismini
Yaşadığım her zaman, yaşatmam için seni.
Biliyorsun ki hasret parola, simgemizdi
Sevdâmız kara sevdâ, ne kadar saf, temizdi.
Bu çocuk en küçüğüm, adını Sevdâ koydum
Her sevdâ deyişimde, sevdâmız ile doldum.
Olacağını böyle sanmazdım doğrusu hiç
Çileler benin gibi seni de eylemiş linç.
Keşke hiç sormasaydın, imkânsız anlatamam! ?
İnanırsan mûcize bu güne dek yaşamam.
Ayrılığa bir türlü gösteremedim rızâ
Sensizlikle berâber tutuldum bir maraza.
Yıllarca şifâ için, gezmedik yer koymadım
Göremedim epeyce; konuşmadım, duymadım.
Bilmiyorum, kaç sene sonra geldim kendime?
Dedim Sevdâ, ah Sevdâ! N'olur söyleyin, nerde?
İşitenler; Sevdâ kim, hiç tanınmadık biri?
Sanki o an gömüldüm hicrâna diri diri.
Şuurum tam yerine geldiğinde anladım
Başka bir memlekette, yatalak bir hastaydım.
Şifa bulup kalkınca, dönmeye verdim karar
Canlandı hayâlimde unutulmaz anılar.
Yüreğim kor, ümitle seni sordum herkese
Tanıyan, tanımayan; bırakmadım bir kimse.
Dendi: buradan gitti, nerelere kim bilir?
Haber bırakmaksızın; bekle, belki de gelir.
Bekledim, hep bekledim, kâlbim ümitle dolu!
Yollarda hep gözlerim, bakışlarım buğulu.
Sorup, aramadığım kişiyle yer kalmadı
Canlı, cansız yerini bir tek bilen olmadı.
Bir hataydı terk etmem, geç anladım hatâmı
Acılara çevirdi hatâm hayat rotamı.
Sensizlik ve acılar; iç içeydi sürekli
Yalnızlık ve özlemin, oysa sendin gerekli.
Alışmaya çalıştım, bitmeyen sensizliğe
İstemesem de razı edildim evliliğe.
Evlendiğim kız senden inan güzel değildi
Lâkin çok değer verdi, üzerime eğildi.
Bir kız, bir oğlum oldu evlilikten benim de
Kıza Sevdâ, oğlana Hasret ismini bende
Verdim, yaşadıkça hep sevdayla yaşamaya.
Sevdâdan mahrum, hasret kaldım mesut olamaya.
Deyince, çöktü yere, boğuldu hıçkırığa
Zavallı, kahreyledi sebepsiz ayrılığa.
İkimizde mahvolduk üzüntüden, yıkıldık
Birbirimizden ayrı geçen yıllara yandık.
Sanki yeniden sardı içimizi o yangın
Konuştuk sebebini, sebepsiz ayrılığın.
Bilemiyorum derken, neydi sebep, neydi suç?
Boşalttı yüreğime hüznünü avuç, avuç.
Onun ile berâber, o an ağladım bende
Geçmiş güzel anların yıkıntısı sinemde.
Sanki o güzel günler sahne sahne canlandı
İkimizin de kâlbi yine heyecanlandı.
Bir an düşecek oldu, el uzattım tutmaya
Sorunca devam ettim, geçmişi anlatmaya.
Yoktun ama, ân bile ayrılmadın yanımdan
İnan, ister inanma çok sevmiştim canımdan.
Mecburdum sensiz bile olsam da yaşamağa
Hayat her türlü zoru yaşattı bu ahmağa.
Karım müzmin, şifasız bir derde yakalandı
Günden güne eridi; çöktü kolu, kanadı.
Doktor doktor gezdirdim, bulunamadı çâre
Genç yaşında toprağa düşüverdi biçâre.
Kaldım iki çocukla dertler ile baş başa
Her gün sabah çıkarım yaşamayla savaşa.
Ne olursun hor görme, tipimle biçimimi
Hamallık, amelelik sağlarım geçimimi.
Soracaktım sen şimdi ne hâldesin diye tam
Kalktı çöktüğü yerden; uzaklaştı yanımdan
Yüzüme hiç bakmadan, birden elvedâ dedi
Bir şeyler diyecektim, beni hiç dinlemedi.
Şaşırdım, kaldım öyle, büktüm yine boynumu.
Yürümeye başladı yarım kalan yolunu.
Hızlı adımlar ile ayrıldı hemen ordan
Acelesi var gibi, arkasına bakmadan.
Yapyalnız, kalakaldım yıkılmış ve vîrâne
Çıldıracaktım, nerdeyse olacaktım dîvâne.
Tıpkı gidişim gibi bir gidişti bu, anladım!
Gözyaşımı içime akıtarak ağladım.
Yıkılmıştı kâinat başıma birdenbire
Haykırdım, aldırmadan etrafımdakilere.
Hayır, olamaz diye her şeye isyan ettim!
İçin için, kendimi yiye yiye tükettim.
Sandım o an kendimi yangında bir serseri
Küllemeye çalıştım alevlenen hisleri.
Terk eyledim tutuşan çıngıları, sönmeye
Karar verdim sönmezse, bin an önce ölmeye.
Yapacak bir şey yoktu, döndüm geldiğim yöne
Yürümeye başladım, içimde döne döne.
Terk ettim, terk edildim; unutmaya çalıştım.
Depreşen yalnızlığa gide gide alıştım.
Kaldığım yerden tekrar omuzladım hayatı
Yüreğim param parça, duygularım kaskatı.
Karar verdim bir daha sevmemeye ömrümce
Hikâyem ibret olsun, sizde sevmeyin bence.
O günden sonra ondan hiç haber alamadım
Umut içinde sürüp gidiyordu hayatım.
Bir gün bir şey almıştım mahalle manavından,
Kese kağıdı, eski gazete kağıdından
Üzerinde bir haber dikkatimi çekmişti...
Okuyunca yazıyı birden içim geçmişti...
Resim Sevdâ'nın, haber, bir kazâ haberiydi..
Tepeme gökyüzünden kayanmış sular indi
Şoförün biri öğlen yaya kaldırımında giden
Bir kadına çarpmıştı, yaptığını bilmeden
Kaçmış gitmişti, yaya debelenirken yerde
Yaralı saatlerce kalmıştı yerde öyle!
Cankurtaran gelene dek yaralı vermiş can
Bende öldüm binlerce kere inanın o ân!
Yaşamanın kıymeti, hayatımın mânası
Kalmamıştı; gönlümün kırılmıştı aynası.
Ne kadar bilmiyorum, ağladım günler boyu?
Atamadım içimden o kahreden duyguyu
Hatırladıkça hâlâ içim sızlar, yanarım
Kimse anlamaz, bilmez; gizli gizli kanarım.
Beden ölürmüş, sevgi ölmezmiş haşre kadar
Yaşadığım sürece Sevdâ benimle yaşar.
Sanki benimle nefes alır-verir duyarım
Uyanır, onunla bir yastığa baş koyarım.
Bir sevdânın, ölümsüz hikayesi idi bu
Hasret ile Sevdâyı yedi de bitirdi bu.