[A] >  [Abdulkadir Biber Şiirleri] > Zindandan İlk Gece Sesleri Şiiri
Sponsored Links

Abdulkadir Biber - Zindandan İlk Gece Sesleri

Gönderen:kevsersimsek
Eklendi:
Yeni Şiir Eklemek İçin Tıklayın Şiir Ekle      Hata DüzeltHata Düzelt
Zindandan İlk Gece Sesleri

kaç intihardan döndü yaşam amacım
içi, içimde içlenen, yüzlerini duvarıma asmış isimler öldürdüm gece düşümü gözlerimde,
üst üste demir perdeler çekiliyken gözlerimin ferine, karanlık içeriye sızıyordu.
ışığın köklerine mahkûm dişi bir kelebeğin naif kanatlarında,
çarmıha gerilmiş bedenimden haykırıyorum 'sizi ölerek bağışlıyorum”
oysa siz hiç varmıydınız ki,
hep yokluğunuzda bulduğum kadardınız,
biraz da üşüdüğüm kadar.
belki de, geç kalmıştı yürek içinde ki morgu boşaltmaya,
keşke onlardan önce davranabilseydim,
yaşamın kalbinden söküp çıkarmayı aklımın geri kalanlarını
hep o sığınağımda biriktirdiğim kendi yamalarımdan yarattığım ben, beni affedemiyordu,
bütün suçlarımdan yakalanıyordum yargıcıma,
çocukluğumun diz kapaklarından kanayana kadar,
kalıyordum secdemin günahkâr alnında…

tel örgüye asılı küçücük gökten, üstü başı kırışık yağmurlar yağıyordu,
alfabeme birkaç ıslak harf daha yüzüstü düşüyordu,
artık daha güçlü 'aşk” yazabilirdim hayatın kaldırımlarına,
oysa kalbim omzundan yara almıştı
kan kanıyordu her atışında nabzın tokmağı.
daha sesli susabilirdim mesela, içimde öldüğüm kadar yaşamaya mahkûm olana dek,
Rabbim, bir harfim eksik yine ölemiyorum…

hücremdeki sessizliği dağıtıyor,
içimde akan nehirlerde ki yüreklere asılan sandalcı,
sırtıma yılların mahkûmiyetinden özgürlük geçirmez yelek giydirdiler
suçumun suçsuzu olmam, ancak yüreğimde ki mahkemede geçerliydi.
peki ya suçsuzluğumun suçları aynamdan düşerken yüzüme,
kaç şehrin silueti, kan revan dökülürdü vicdan coğrafyama,
ahh anne ellerimden tut,
uzak iklimlerin devrik güzlerinden kendime gidelim.
bir başıma yokuşumu inemiyorum, kaç mesafe kaldı anne,
incinmiş adamlığımın saçlarından öpmeye…

düşe kırgın uykulardan düşüyorum kendime,
boşluk içine boşluk dolduruyor anlamlarımı,
eskiden başlıyorum her şeye,
düğmelerini iliklemeye unuttuğum anılardan, acıya benzer, sıvı metaller saçılıyor.
küçük bir kız buluyor beni, aklımın çöplerini karıştırırken, ellerimde ömrümün kiri, başkalarının hayallerini topluyorum.
içlerinden en kullanılmamış hayali katlayıp, küçük kıza uzatıyorum
içinde birkaç dünya ve birazda aşk olan.
teşekkürü arka cebinde unutarak bulduğu yerde kaybediyor beni
ve uykumun zincirleri kırılıyor.


demir kapı üşüyordu beni, ya da içimde ben onu,
burada, derin suskulardan yüzler çizmişti Tanrı,
kendi kırmızı çizgilerine mahkûm insanlara.
her cümlesi alın çizgilerinde büyüyen, onlar mı zindan içinde,
zindan mı onların içinde mahpus, asla bilemediğim.
sesleri kehribar sesine benzer
yüreklerinde dağları taşıyan, gök yüzlü insanlardı.
'burası sabah” diyor, saçlarında özgürlük taşıyan gardiyan
sesinden borazan yaparak; 'uyanın! ”
aslında ben burada yokum diyorum,
suçum, yüzü olmayan insanlara maske satmak,
tek harf yüzünden ölümü ıskalamak
ve dudağı olmayan iki yargıca 'aşk yaşıyor” demek.
'aşkı gördün mü” dedi yüzünü uzatarak göz bebeklerime
'dokundum bile” dedim
önce inanmadı
sonra da
ve hiç inanmamış meğer
'sen kim aşka dokunmak kim” diye dipnot düşmüş tutanağıma,
ömrüme atılan kalın imzalar öncesi.

duvarları sayan adam, 'kaç duvar bir özgürlük eder kardeş” der,
yanımda ki ranzaya uzanmış gölgesini göstererek ve devam eder, 'ne iş yaparsın”
'ölücüyüm kardeş ben, mesela herkes için biraz ölürüm, ister misin? ”
sırtını arkasına alarak ölümün soğuğuna saklanır bir süre,
dayanamayıp tek gözünü aralayarak,
retinasından yastığa dökülen ıslak duygulara aldırmadan,
'karşılığında ne istersin kardeş”
sesi tel örgüden geri gelirken, birkaç küçük harfini düşürür,
akşamdan kalma volta izlerine, harfleri toplayarak tekrar eder
'karşılığında ne istersin kardeş”
içime yangın büyütür, soğuğuma dokunur annem, ne çok ölürüm bir bilsen
'bir tutam sevgin var mı dostum,
_görüş gününe kadar”
© 2003-2024 www.alternatifim.com/ Her Hakkı Saklıdır.