Kırgın
karanlıktan dökülür, mum ırmaklarım güne
içimden pus sökülür, kıblem durur sürgüne
yalnızlık doğrulur, kanar tırnaklarım düne
sen; bir kırgın su gibi, sükutun son secdesi
damarları hu akan, bir kalbin son hecesi
en kırgın yanımıza örselendik de geldik
ağrıyan sesimizi, divane-i dert bildik
en yılgın anımıza gölgelendik de geldik
bir fotoğraftan yağmurun sarı siyah sesi
seferim ol geçmişten, gel ey seyyah nefesi
kalbim kalbinden çıksa, içten içe matruşka
kaç beklemek ertesi, vuslat doğurur aşka
dilde hicran kesiği, dinle aksanı başka
seninle filizlenmek, ab-ı hayat ertesi
ah bir duysan içimi, gül konan bülbül sesi
bak ey yar; gök kapında ağlayarak gıcırdar
makes bulur sinende, ikrarında aklım dar
kalbim har diye diye, hasret yas tutar ey yar
sen; kırgın bir kuş gibi, uhrevi renkler sesi
ben; her gün sen şehrinde, ölü senler bestesi
sen, bu aşkın örgüsü, bir Leyla dantelası
çölleri aşar gelir, bu derdin müptelası
göz yaşıma sürgü ol, ey şehla fukarası
kaç temren akıtırsın, aşk okunun ibresi
saplanır aynasına, aksımın yokluk sesi
dünya, bir aşk kapısı, aç gel kırgın bendini
kaç mil daha çeker yoluna bu ateş beni
sus kırgın söylencem sus, çık gel bana kendini
kalp kubbemde inleyen, sala-i aşkın sesi
gidişini gömdüğüm, o ah, o aşk ertesi…
gün bir başka bitiyor, hep o hayat-ı hayal
göğe açılan kapı, ruhum hep aynı muhal
bak, her gün bir aşk ile, titrer hayat ve hayal
kırgınım ar dilinde, duy sensizliğin sesi
şehr-i İstanbul da, kalbimin sen seceresi