Kayıp Anılar
Şehri yediye katlayıp
Sudan gemi yaptı gözlerim…
önce kendimi terk ettim
sonra lisansız kaldım
el âleme el olmadan önceydi
kardeşimin yürek kemiğinden düştüm ilk
sonrası malum & eski acılar
bir fotoğraf karesinden t&ensiz bedenime sirayet etti
yedi düvel yüzümün çizgilerinden çekiştirmeye başladı
çok üşüdüğüm & suların kanı çekildiği mevsimlerdi
çocukluğumun yalnız kaldığı zamanlarda
Rahman'ın yüzüne yaslardım yüzümü
şimdi çok tanrılı yalnızlıklarım var benim
ve ne çok yüzüm var & lüzumsuz…
bir de düzensiz d&üzenimiz vardı
d&arağacına kaydımız yapılırdı & okul bahçelerinde
tek yüzümüz vardı
ve tek suçumuz &suçumuzu bilmemek
ve acı bizi çok iyi tanırdı & hiç kimlik sormazdı
uluorta âşık olmazdık mesela
aşkı kınından çekmeden önce & kalbimizi duvara çivilerdik
kısaca biz kuşları çok severdik
özgürce şarkılar söylemeden önceydi…
iki uyku arası
asılı hamaktı ölüm
bir çamur kadar yalnızken
kendi arkana saklanmaktı direnmek
çünkü biz arka mahallesi & Ve
arka abisi olmayan çocuklarıydık iklimin
ayak seslerimiz kaç numaraydı bilmezdik
annemiz ayın ışığında yıkardı bizi
bu yüzden ay yanığında kavruldu b&ağrımız…
kara trenler çift çizgi ç&ekerdi ayrılığın raylarına
adımız mimlenmeden önceydik & her şey çocuktu
şubattık, zemherinin kırık aynasıydık
sokak başlarında soğuk bir kurşunduk & namlusunu bekleyen
aklımızı tetiklediler & şeytanın bacağı kırılmadan önceydik
her şey suçtu
bu yüzden (d) üşü(n) meye korkardı ellerimiz…
masumiyetin adı yoktu o zamanlar
her yer, her şey sisten kabuk tutmuştu…
biriktirilmiş tüm hayal labirentlerini
suya düşürmüş birer sokak tabelasıydık
-şiir atölyelerinin üretime geçmediği
karaborsa kelimelerle aşk'a şekil veren,
birer sokak lügatiydik
kısacası
hepimizin yürek avlusunda bir aslan volta atardı…
mum ışığına demir perde çekildiği zamanlardı
ve biz ise g&özlerimizin ferinden tutunurduk aydınlığa.