[A] >  [Abdulkadir Biber Şiirleri] > Gelecekteki Mazi Şiiri
Sponsored Links

Abdulkadir Biber - Gelecekteki Mazi

Gönderen:kevsersimsek
Eklendi:
Yeni Şiir Eklemek İçin Tıklayın Şiir Ekle      Hata DüzeltHata Düzelt
Gelecekteki Mazi

bir sokak şairi acının resmini çiziyor kaldırımlarıma
rengârenk karakalemleriyle
yaşamından yontuğu harfleri kalp kalbe getirerek
'acı” haykırmadığın kadar sancımaktır diyor
ve sesini suyun gölgesine çekiyor
oysa birazdan aşk akacaktı kalbinin paçalarından
sıvı bir yangına tutuşturarak içinin odalarını
katlanarak çoğalan tablolar gibi duvarlarına asacaktı
aklında yürüyen karınca siluetlerini
sarımtırak bir iç geçişle her şey biz olacaktı
bir kuşun sırtındaki topal iki kanat gibi aksayarak
yarım kalmışlığımızı gümüş bir madalyon gibi
boynumuzun borcunda taşıyacaktık

hani biz hep bir ağızdan tutunacaktık
hayali bir göğün yağmurlarına
umut olmadan önceydik
hani o son şiiri yazmadan önce, parmaklarımızı yakacaktık
Afrikalı bir annenin kurak yangınlar taşıyan göğsünde
birde o eski ölmelerin yaşamsal kanıtı
ve ardımızda kalan mumyalanmış adımızın kelebek etkisi ile
gök ardından tanrısal söylemler alfabesini taşıyacaktık
kıyamete kadar doğacak tüm çocukların kalplerine…

bundandır diyor içimdeki çamur yüz
aynaya her baktığımda, hep aynı ceset mezardan çıkıyor
ve tekrar kayboluyor, yaşam mezarlığı içindeki ölülerime
içim içinizin o paslı karanlığına karışarak
gaflet balçığı ile maskelenmiş, hep aynı yüzüm çürümüyor,
ayakları ve kalbi kırık bir heykel gibi dikine eğilerek
ve babamın umurundaymış gibi bakarak göremediği
yüz çizgilerimde biçimlenmiş ruh haritam
gençliğimin kara kaplı köşe başı çıkmazları yönünü kaybetmiş yaşlı bir pusulaya aldanmış şehirler gibi
asırlardır ertelenmiş yalnızlığa çıkıyor…

yollar hep bildik eskiye yolcu
çeliğe çekilmiş sulardan örme raylarda
kedigözü taşıyan gece gibi
uzağın en keskin eşkenar mesafelerinden sarkıyor taş bir iblis
elinde s&on emir ”kıbledeyim” diyorum
sırtında karanlığı taşıyarak
kendi körünü görebilen eski bir çınar
alfabesindeki boşluk ile göğsümü dengeliyor
'kıyamda kal” diyor son ses
ve adımlarını sayıyor bir abaküs
boncuklarını imamesi ardında yürüyen tespih tanelerine iliştirerek
ezbere geçiyoruz kendimizi ötekilerinin aklını kurcalayarak
ve hep ardımızdaki üçgenin bermudasında batıyoruz


tutun aydınlığı gölgelerim ölmesin diye çırpınan bilge&insan orkestrası
toprak altı duaları besteliyor & ve
kırk hektar suya gül ekmiş bir bülbül gibi
dilaltından orantısız sesler uçuruyor göğsümün altın kafesine
dalımda bir dişi yarasa kulak yordamıyla karanlığı emerek görüyor
hörgüçlerinde aydınlığa yıldız taşıyan kadınları
ve kaybettiğimiz hislerimiz, içimizin ormanlarında köklenirken
pencere önü minaremizde ezan çiçekleri açıyordu
bir kaktüsün yalnızlığına koşan
ve bir fanusun içinde şahlanarak yükselen kumdan atların
fotoğraf karesindeki arka plan seyriydik
ay kırığından kopmuş Zühre bakışlı bir ışık huzmesi gibi
dağılarak çoğaldı 'gök kelam nuru” içimizin köhnesinde
kristalleşerek bölünürken her bir atom aşkın merkezinde
anneler hep eski dilde "çok şükür" yazıyorlardı
neonlarla işlenmiş künye taşına
© 2003-2024 www.alternatifim.com/ Her Hakkı Saklıdır.