Gel Beni
duydun mu
içimden geçen nehirleri…
dün düşümü
günün gölgesinden tutunur adın
dudaklarımda belirsiz bir tebessüm
yüzümün agoralarında toplanan
mülteci bir sükûn
kıvrımı kırık maun gölgesinde üşüyen & kadın
siyah şelaleye akarken saçların
mum alevi, dudaklarıyla örter zamanın diş gıcırtılarını
ayağı kırık ve terli atlar & sabahın şakağına vurulur
taze bir ölü eli gibi düşer gözlerim ardına
ey aşk yansısı
usulca usla beni
o yaban gözlerinden
bir tutam ay düşür karanlığa
içli bir temmuz akşamı
(in) sana dönsün paslı yanlarım
tut ki
gözlerin aşk saklağı
aynalarımın kalbinde yüzüm ile akslaşıp duran…
üstüm başım, gök gürültüsü yorgunluğu
dün ertesi & gün vurgun
perçeminden düşmüş gölgen kalbime
sonsuzluk aralandı kirpiklerin iki perde
bildik serencam bu
eskiyi yenide ciğersiz soluyan nefes & hay
her Vakt-i esila
kalbin, kalbimde saklaşıp kaçan ahu...
sen bilmezsin
sütresi düşmüş sunaklarında derviş sabrını
kanayan yağmurları yummak kirpiklerinde
iklimsizliğin tortusunda terk etmeyi, küflü pay-i tahtları
sabrını tetikleyip
kurşunu hasretlere dizmeyi...
aşk gülü bu bahar hangi dalın kırığına konacak tomurcuk ellerin
hangi bahar hüznü çömecek güz demi saçlarına & bükle bükle
maviye yakamoz dokunuşlum & gel beni
martı kanadından şavkın vursun dağlarıma
çöz renkleri karışsın birbirine
mercan kırmızı
solgun turkuaz
camgöbeği…& ebruli
tut ellerinden gökkuşağı olsun
renkleşelim aynı tonlarında & ışığın...
senin adın
bana aşkı öğreten kadın...
yaralı bir yağmur damlası gibi dokun mabedime
armonika sesinde, namahrem dokunuşlarını yay geceye
aşklaşalım günbatımında
kayın ağacı
servi gölgesi...
aklımdan geçen şiirler
içimdeki şairi doğuruyor gül külü gözlerinden...
gel beni
gir içre gör seni...