Ego Kırımları
susmasaydım
konuşmayacaktım…
kirlendik
dün artığı yaşamların avlusunda
anları ve yüzleri, yüz çiziklerimize gömerek…
ağla egom
burası melankolik kırımlar mâbedi
düşür anakronik cemrelerini, sunaklarımın duvarlarına
şimdi zaman
köhne sebepler gürültüsü
vahşi taylar yelelerinde rüzgâr taşıyor engebe dağlarıma
yontuk toynak izleri bırakarak yüreğimin kovuklarına
bildik o en ensiz, lal aksanını sapan yap & kalbin şakağına
düşür göğü aklıma yıldız dolsun içim…
devinip git afili bensizliğine
yekpare adımların topuğunda erisin
göç beni senden…
ey!
aklımın soyut kavramları
tavırlar manifestosu
ağrılarım sancıyor, ruhumun korteks kesiklerinde
kerpiç dudaklarımda hazımsız sözler kalabalığı
uzağın karışık renkli çizgileri avuç içimden hasret içiyor
şah damarımdaki yakınlık
kalbimi yokluyor secde boylarında
yitik kelimelerimi umursuyor Allah
ve yazgımdan çıkarıyor sabıkalı günahları
tek celsede bağışlanıyorum…
-imkansızlık, yenilginin ilk ve son coğrafyasıdır, ortasından nehirler geçen
ey! ben yanım
ey! ay çıkmazı
kısıtlı sevmeler döngüsü
kayboluşun parmak izlerinden tetiğe düşen
bir kurşun
bir kuşun bedeninde intihar eder
ve aklımda suretin ölür
senden bir tek sensizlik
gözlerimde uyanan sabaha kalır…
sütresi düşük bir mevsim yalnızlığında
eylül'ün iç organları kanarken
ölü bir şair kalemiyle ruhunu diker & bir şiirin son kafiyesine
koyu renkli imgeler seçerek başkalarının hayatından
paçaları ıslak bir yağmur damlası
ışığın küllerinden toka yapıp
lifleri kopmuş karanlığımın siyah saçlarına iliştirir
göğün mahşer yalnızlığına yakın & izbe bir köşesinde
Rabbim
duy & sana bağırmasam da
yak & yık, yeniden inşa et
bir kuyudan çıkarır gibi
kanlı gömleğime kavuşturur gibi
öp beni omurgasız ego kırımlarımdan
iyileşsin çocuk kalbim…
öp ki!
aynamın taraçasında
çocukluğumun saçlarını yeniden tarasın baba&annem...