Menekşe
Bir mezarının başına geliyordum
Hıçkıra hıçkıra hüngür hüngür ağlayarak
Ve birde oturup dertleştiğimiz
O çam ağacının yanına.
Nelerden bahsedip, neler neler konuşurduk
O karanfil, zambak, menekşe, gül
Ve yasemen çiçeklerinin arasında
Bazen küçük bir mangal ateşi yakar
Bazende demli bir çay içerdik
Sessizce dertleşirdik saatlerce.
Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi
Olmayacak hayaller kurardık
Hep mavi, mavi panjurlu
Küçük bir ev düşlerdik düşümüzde
Etrafını çevreleyen birde güzel bahçe
Rengarenk çiçeklerler açan
Ve tabi ki birde menekşe.
Unutmadım biliyorum.
Menekşeyi çok severdin
Neyini unuttum ki senin
Neyini unuta bildim ki
Hep etrafına gülücükler saçıyordun.
Senin yanında kendimi bir başka
Bam başka hissediyorum
Sanki bir başka alem de
Başka bir güzellikteydim
Bütün dertlerimi unutuyıordum bir anda
Bakışlarında başka bir gizem saklıydı sanki
Sanki bu alemden değil alemler ötesinden.
ya şimdi
Kollarım bomboş
Çam ağacının altında oturuyorum
Sessizce yapa yalnız
Ve tabi birde menekşe.
Şu anda elimde bir demet menekşe
Senin kokunu kokluyorum
Seni kokluyorum
İçimde bitmeyen hasret
Sana duyduğum özlem var
Sensiz çam ağacının altında opturmanın
Sensiz menekşe koklamanın
Sensiz yaşamanın ne anlamı var.
Bir daha gelmeyeceğim buralara
Bir daha oturmayacağım çam ağacının altında
Bir daha koklamayacağım o güzelim çiçekleri
Ve tabi birde Menekşeyi.
Elveda aşkımızın sonsuz hatıralarına
Elveda düşlere.
Elveda hayallere
Ve tabi birde Menekşeye elveda.
Hani hep birşeyler söylerdik Menekşem
Bir şeyler söylerdik ikimizde
Düşümüzde, hayallerimizde, herşeyimizde
Kadere karşı koyacağız
Yenilmeyeceğiz ikimizde
Yağmayacak üzerimize ayrılığın nağmeleri
Esmeyecek sensizliğin ve
Sessizliğin o soguk buğseleri
Özledim özledim Menekşem seni.
Bir daha ağlamayacağım hıçkırıklarla
Bir daha düşlemeyeceğim düşlerimizi
Bir daha çekmeyeceğim
Sensizliğin özlemini, senin özlemini
Çünkü...
Yanına geliyorum
Sensizliğin ve yanlızlığın
Şakağına bir kurşun dayamak için
Sana geliyorum
Ve tabi yanımda birde Menekşe
MENEKŞEM BENİM.