Abdulhamit Cemiloğlu - Anadolu Destanı

çok genişti, ülkelerle birlikteydik, toprağımız genişti
ekmeklerimizi az mı yedik birbirimizin
yavaşça suyu çekildi kazanımızın
daraldık daraldık daraldık
bir silah çağıdır bir ölüm çağı tutturulan
bulutlar çöktü fırtınalar koptu
ülkede karanlık
zorbalık
satılmışçasına
kuşatılır Anadolu

bir heybetli çıkar başlangıçta kuşatılmışlığın
yüreklerden sindirir dağların kokusunu
görmeye korkmaz denizin yosununun yolculuğuyla
ekmek kokusu yavan ekmek kokusu yayılır
uyandırır uyanır, uyanır uyandırır
ha babam ha el eleleşilir
tek bedenleşir omuz omuza dirençleşirken
yürünür içinde bir........
ne başkaldırıydı ah bir görseydim
çocuklar fitil mi analar barut
babalar tetik mi ülke pınar mı pınar
her yerden fışkırır
uslanmaz mı kurşun uslanmaz mı kan
usanmaz mı ölüm
türküler yenilenirken mutlulukla gün boyunca
bir aşk yaratılır
yazilir Anadolu

denizlerin kırmızılığı mı dersin renge dönüşen
tepelerin yeşilliğinin şehitliği mi kalmadı
yolların-evlerin ve toprağın gaziliği mi imece yöntemi yürümek yürümek yürümek
çirkinlikleri silmek uğruna bu kavga bu savaşım
kuşatmalar yok rahatsız eder
bir çağ türküsüdür başlatılan, bir halk ağıtı
heybetli beynin inançlarıdır artık ekilip biçilen
yeniliklerdir birbirini kovalayan... devrim
yaldızlanır
parıldar Anadolu

gelişim ilerler-ilerleyecek
derken
bir karanlık daha çöker
bu ne iştir
nasıl gidiştir
ağlar Anadolu

at öküz eşek tırpan orak beden
ürün ekilip biçilmekte sağlıksız
hangi çağdan kalan artıklarla
hastalıklara muskalar-tütsüler
ve Allah kerim...
kavrulmuş yanmış kurumuş
ateşe buğulanmış harman yeri
masallarla yalanlarla çağdaşlık da neymiş
hay şehit tepeler gazi yollar... toprak
güzellik bilinmez mi
nelere karşı direnmişti bu halk
küsmez mi
yanar yanar
anlar Anadolu...

Hamit Cemiloğlu