Gönlüme düşen
bir kıvılcımdın Sen…
Bir anda harlanıp,
Nemrut'un ateşi misali
gürleyen…
Dertlerim, kederlerim, acılarım…
Hepsini yakıp yok eden.
Bedenimi yakıp;
ruhumu söndüren…
Sen'den gürleyen alevler
ışığım olur,
hakikate sürükler.
Aydınlanır artık
bu gönülde geceler,
bu gönülde
anlam bulur heceler…
Artık düştüm ateşe,
açtım gönlümü,
bekliyorum bir haber…
Başımı kaldırdım,
baktım semâya.
Bir ruh yaklaşıyor;
heyecanla…
Gelen Cebrail değil belki ama
bir ses, fısıldadı kulağıma.
Ben İbrahim değilim ama
kulak verdim fısıltılara...
Dedi ki:
'Üzülme, Allah bizimledir! ”
Ve haykırdım
alev alev yanan kalbimle:
'Allah'ım!
Sen her şeye kadirsin.”
Ve yine haykırdım
fırtınalar arasından:
'Allah'ım!
Sen ne güzel vekilsin.”
Hadi gel!
Gönlümü yakan,
gönlüme hükmeden sevda…
Harla yüreğimdeki alevleri!
Harla ki,
gül bahçesine dönsün artık!
Ve sonra, belki de en son…
Gel artık!
El ele dolaşalım
gönlümdeki gül bahçesinde.
Gönül gönüle verip
yanaşalım güllerin sahibine…
Hadi gel nazlı Yâr!
Seni bekler gönlümde
sensiz bir diyar…
(17.01.2015)