Günbatımına hep gülümseyen
kadınım
değişti resimlerin
beynimde ‘eskiz'görüntüler
Duyumsanır mazisinde
ilişkilerin
yüreğimde hüzün
ve”kan”ve”irin”
Kök salarak içime
alıyorsun
seni sevmenin ‘intikamını'
Belki zamansız…
Ben istemedimki
‘kederim'
ve'sevgim' olmanı
O istedi 'ferman dinlemeden”
Oturduk seninle
kaldırım taşlarına
bir sızı
bir hüzün eklerdik
gecenin sonuna
Bir gül açardık
her yeni günün başlangıcına
Düşerdi kimi akşamlara
son mutluluk damlası
yaşanırdı ten tene
gönül gönüle keyifle
bedenimize sinen
bar akşamlarının kokusu
Sahi biz nasıl ikiliydik?
Zaman aralığında
yoğunlaşan bir sızı
ansızın çözülen duygular
Balığı yol üstü mekanlarda
çayları 'Dicle”nin
mavi yeşlliğiyle
kucaklaşarak yudumlardık
Güneşi burçlarda öper
'Karacadağ”ın bazaltlarında
kaybederdik
Ve sahiden benim mi
bu yüz!
Bir yanı hüzün
bir yanı sevda
ve unutmak istedikçe seni
çoğalıyorsun içimde
çığ gibi
'dayanılmaz”tutkunun
ağırlığında
yetim sevmelerin
‘kaçağı'gibi
Mart 2006