kül rengi yağmurlarda,
ince ince yağar türküler
ege maviliğine
'gönül dağı”nda buluşur türküler,
ezgisi olur ‘zülfün teli'ne,'seher yeli'ne
'GÖNÜL”de
türküler çığlık çığlığa
hüzün kokar&sevda kokar
inilenir zeybeklerle,halaylarla,semahlarla,hoyratlarla
yüreğin kuytu derinliklerinde gönül;
türkülerde ezgidir&gurbettir&vuslattır&öksüz bir sevdadır
avazlarla yoğrulmuş bir ‘divane gönül'…
Türkülerimizde 'insan” var; ince,yüce,afif taraflarıyla,çılgın,hafif,avare,küsen,kaçan,ilgi bekleyen,umudu
yüklenen sevdalı insan var.Gönlümüz,yüreğimiz var.Geleneklerimiz,değerlerimiz türkülerimizde yaşar.
.............İnsan ıssız bir yolda yürüdüğünde, çalı çırpı topladığında ya da fırtınaya yakalandığında, bir taşın kovuğuna sığınırken, dipsiz göz yaşlarıyla tanıştığından mı ağıt yaktı? Tenha anılarında gezinirken mi düşlerini kurdu? Yoksa annemizin yüreğinden dökülen ninniler mi bizleri önce uyuttu, sonra sevinçle, hüzünle, sevdayla tanıştırdı. Ninniler ki annemizin pınarından kana kana içtiğimiz sütümüz ve çocukluğumuzun rüyalarıdır.
.............İlk sevgimiz annelerimizden dinlediğimiz ninnilerle doğdu. Sonra gençliğimizin tatlı düşlerini; türkülerle, hüzünle, sevinçle, coşku ve sevdayla buluşturduk. Duygularımızı ifade etmemize bir aracı oldu türküler. Acının, sevincin, sevdanın anlatıldığı türküler... Yüzyıllar öncesinden gelen türküler... Coğrafik, sosyolojik, ansiklopedik sözcüklere dair her şeyin içinde geçtiği türküler. Her dilden, her dinden, her ırktan insanın duygularının karıştığı türküler...
.............'İnsanların türküleri kendilerinden güzel,
.........................................kendilerinden umutlu,
.........................................kendilerinden kederli,
.........................................daha uzun ömürlü kendilerinden.
.............Sevdiği insanlardan çık türkülerini,
.........................................İnsansız yaşayabildim,
.........................................türküsüz hiçbir zaman,
.............Hiçbir zaman beni aldatmadı türkülerde,
.........................................Türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin.
.............Bu dünyada yiyip içtiklerimin,
..........................................gezip tozduklarımın,
..........................................görüp işittiklerimin,
..........................................dokunduklarımın, anladıklarımın
..........................................hiçbiri, hiçbiri
..........................................beni bahtiyar etmedi türküler kadar...'
........................................................................................Nazım Hikmet
.............Kafanız mı karışık? Çarpık kentleşmenin kargaşasında yolunuzu mu kaybettiniz? Derslerin yoğunluğunda yorgun mu düştünüz? Aşık mısınız? Türkü sever misiniz? Anadolu coğrafyasında sımsıcak, türkülü bir yolculuğu çıkmaya ne dersiniz? Yüzyıllardır bu coğrafyanın sesi olan türküler, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Türküler yaşantımıza ne katıyor? Çünkü, şimdi daha çok türkü zamanıdır.
.............Düşünüyorum da nasıl anlatacağım türkülerimizi. En zor olan şey türküyü anlatmaktır. Oysa ki, dinlediğimiz her türkü hem bizi, hem de türküyü anlatır bize. O türküler ki içinde düşmanlık, aşk, acı, hüzün, kardeşlik ne desen var. Kimisinde acı ve hüzün, kimisinde sevinç ve sevda öne çıkar.
.............Ne diyor Aşık Veysel, 'Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmazsa.' 'Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca.' Deyişini Karacaoğlan'dan öğrendik. 'Güzel seni çok özledim.' duygularımızın dili olmuyor mu? Türkülerin olmadığı yerde çiçek açmaz, bülbül ötmez. Başka bir deyişle yaşamın bir yanı eksik kalır.
.............'Ah bu türküler
.............Türkülerimiz
.............Ana sütü gibi candan
.............Ana sütü gibi temiz
..............Türkülerdir dağ dağ, yayla yayla
.............Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.' Ne güzel şiire dökmüş BedriRahmi Eyuboğlu.
.............Hasan Cezravi'ye göre bütün dertlerin, hastalıkların ilacı türkülerdir. Tahsin Taha'nın avazı en amansız hastalıkların devası olmuştur. Umuttur türküler, hasrettir, vefadır ve dostluktur. Ya hasret, ya sıla, ya gurbet... türkülerimiz değil mi, bize bu duyguları tattıran hazzı veren.
.............'Şu uzun gecenin sabahı olsam& Sılada bir evin bacası olsam.' Gel de bu hasreti, bu arzuyu görmezden gel, mümkün mü?
.............'Şafak söktü yine Sunam uyanmaz.& Hasret çeken gönül derde dayanmaz.&... Bunca diyar gezdim gözlerin için& Niye küstün bana el sözü için...& Uyan Sunam uyan, derin uykudan...' dinlemezsek bu türkülerimizi, farkına varır mıyız duygularımızın? Dertleniriz, efkar başlar. İşte o zaman yavaştan başlarız söylemeye 'Aldırma gönül aldırma! '
.............Türküler yalnızca aşkı ve özlemi dile getirmiyor kuşkusuz. Farklı toplumların yan yana iç içe yaşanmış güzellikleri ve zorluklarını da beraber taşıyor günümüze. Ortak değerler yaratıyor. Örneğin 'Sarı Gelin', 'Kara Üzüm Habbesi' gibi türküler bir kaynaşmayı, ortak bir coşkuyu beraberinde oluşturuyor.
.............'Diyarbakır Bedendir' asırların çığlığıdır türkülerimizde. Halaylar çekeriz, bir yanımız 'delilo'biryanımız 'lorke'. 'Eyvanda Yatan Oğlan' la şahlanır duygularımız eyvan gecelerinde. 'Diyarbakır şad akar.&Urfa Mardin'e bakar.&..' türküsüyle sur başlarında umutsuzluğu umuda dönüştürerek gezdirir bizi Direkhane' de, Erbedaş'ta, Benu Sen'de. Varoşlardan yükselen avazlar kulaklarımızda, bakışlarımızda takılı kalır bu diyarın gökdelenleri. Dalarız 'Hevsel Bahçelerine, başlarız 'Haram sudan atladım& Mantin çarşaf topladım' söylemeye. Yaşadığımız bu kenti, türkü kadar, başka ne anlata bilir ki bize? Diyarbakır' in labirent 'küçelerinde yaşadığımız coğrafyanın her karış toprağına dek türkü çağırır bizleri. Köroğlu'ndan - Karacaoğlan'a, Dadaloğlun'dan Pir Sultan Abdal'a, Celal Güzelses'ten Kazancı Bedii'ye türkülenir tüm yaşantımız. Aşıklar diyarı Anadolu türküleriyle ağlar, türküleriyle güler.
.............Halaylarımızdaki yaşamın zılgıtıdır. İçimiz içimize sığmaz horonlarla, rüzgârla olan dansımız 'misketle başlar. Sabır kapısından 'Semahla kendimizden geçeriz. Renk renk, ilmik ilmik, nakış nakış yüreğimize işleriz türkülerimizi.
.............Neşet'in dediği gibi bütün türkü severler 'gönül dostlarıdır'. 'Kalpten kalbe bir yol vardır görünmez& Gönülden gönüle gider yol gizli gizli&... sözleri yalnızca Neşet'in sırrı değil; bütün gönül dostlarının ortak sırrıdır.
.............Sanırım en iyi anladığımız şey türkülerdir. Çünkü hep içimizde ve yanı başımızdadır türküler. Yaşam bir türküdür. Türkü gibi yaşamak ve türküyle mutlu olmak...