Hoş geldin;
hayatımın gülümseyen yüzü
yüceldin üstünde
yoluna düşenen yüreğin
kristal bir damla gibi
ilintilendi bakışların gözlerimde
ve yüreğim kor kor
usul usul eridi
albenili endamında
bir sen bilirsin
uğruna neler yaşadığımı
yıl 2004
nasıl oldu
bazalt taşlarda
ayak izlerin
dolandı eteklerine
‘evlibeden' burcu
yitik bir sonbaharda
dilinde derin sözcükler
ellerinde karanfil
anlamlı bir ‘kasım günü'
gülüşünde tanyeri rengi
perspektifi oldu ufkumun
gözlerine düşen güneş
saçlarının kıvrımında
soludum seni
içimin derinliklerine
yürürdün 'amed”in labirentlerinde
aldatırdı sahici sevdaları
akgerdan çıkıntıları
ışın ışın delerdi
kimi zaman
öksüz yürekleri bakışların
bazen de takılırdı
o gözler
üzgün üzgün
‘meryem ana'ya yönelen
daracık sokaklara…
oysaki dolaştın
bu kentin bütün zamanlarını
kapılmış esintilerin
göreli rüzgarında
dostluklara inat…
kanatlarında bucak bucak
yol katetmiş iklimler
otantik düşlerinde
uzandı gizemli mitolojyasına
bu coğrafyanın…
fiziği çizilmiş yüreğimde
yuvalandı sevgin&hasretin
yıldızlar düşer oldu bir bir
berraklığına 'tigris”in
seslendiğimde adını senin
baharın gündoğumu olurdu
gülümseyişin bende
ağırlığını yaşardın kimi kez
isli akşamların sabahında
gün yoğunluğuyla
solgun görüntüler
kalırdı zülüflerin
küskün bulutlarda
gülüşündeki ışıltılı inciler
yetim ve kimsesiz…
ezgilerimiz vardı
doyumsuz sevda sözlerinde
yaralı şarkılarımız
içimde hep yanık yanık
yaşıyorum sensizliğimi
şimdi uğraklarımızda
hoş gelmiştin&can gelmiştin
seni saran körpecik canlar
şimdi öksüz
bir 'nene' vardı birde ‘delikanlı'Mustafa
nasıl unutursun o değerleri
tezat tezat çatıştı dostluklarda
gözlerin&sözlerin
vefasız gidişinle…
birlikteliği ve ayrılığı
bir arada yaşamak
yazgısı oldu mevsimlerimin
bensiz bir gidiş
mavi iklimlere yalnızlığımda
bıraktın ardınsıra
eksilen bir ömür
unutulmuş izdüşümlerde
paramparça bir can…
Haziran 2006