kaşıyarak ak sakallarını
üfledi rahmine kadının
ezelde doğmuş ihtiyar
kendi ruhundan bir nefes
göklerden, yerden
ya da öteden
bir cenin güldü yeniden
her cenin
bir yaş kattı ömrüne tanrının
ve sakallarına başka aklar
kan taşıyan ince uzun kaplardan
paylaşırken her öğünü
tanrı, çocuk ve anne
o etten kubbenin altında
gördüm tanrının sakallarını
hep çehresinde duruyordu
ezelden beri
bana kadar
ve kalacağı gibi
benden sonra da
biraz daha beyaz
biraz daha müşfik
ben haylaz bir çocuktum
evet dağınıktı saçlarım
fakat ne olur kızmasın
dudaklarım değmiyor diye
secdelerde yerlere
biliyor ki bekaretini dudaklarımın
tanrının sakalları bozacak
her bir çatlağına dudaklarımın
her bir teli buse sakalları