İştikak esnasında bileğim kelepçeli
son sayılı seferde yağmurlara öykündüm
bir hayli fazlasıyla ödeyerek bedeli
yüreğim üşümeden yorganıma büründüm
Boğazımdan geçseydi çatlatırdı sînemi
ellerimde taşırken beni ağlatan azık
sızlayabilir yürek gördüğünde dirhemi
hatta ağlayabilir ki ağlamazsa yazık
Ve ben böyle kaç sabah büyüklere küserek
sırılsıklam uyandım yatmadığım uykudan
kaybettiğim bakracı arayıp bulmam gerek
çekmek için Yusuf'u atıldığı kuyudan
İşte döndüm çıktığım tükenmeyen seferden
ellerimde kolonya, gömleğin cebi yırtık
ruhumun çepeçevre sarmaladığı yerden:
çok özledim Allah'ım, barışalım mı artık?
Rabbim arındır beni anladığım sızıdan
şiire gebe değil gökkuşağı ve suna
ne olur kurtar beni vizondan, kırmızıdan
yağmura ışık tutan bir deli gönder bana
15.05.2012
KONYA
(Dergâh Dergisi Sayı: 272 & Ekim 2012)