Su ne kadar önemlidir ki aktığı sürece, ışık ne kadar önemlidir ki yandığı sürece, insan ne kadar önemlidir ki kendini bilene.
En çok kaybettiği değerler için ağlarmış insan… Kıymet bilmek, yanındayken yokluğunu hissetmek, avuçlarının sıcaklığında terlerken ellerin, bir kutup ayazında üşüdüğünü düşünmek veya beraberken oturup bir ayrılık mektubu yazmak… Hangi zamanda hangisini düşündük ve ne kadar kıymet bildik sahip olduğumuz değerleri yitirmemek adına.
Neleri göze almalı, nelerden caymalı, ne kadar cesaretli olmalı ve ne kadar hiçe saymalı gururu 'özlem” duymamak adına…
Sahiplenme duygusu ne kadar bitimsiz bir istekse insan ömründe, özlem duymakta o kadar kaçınılmaz değil mi hayatımızda…
Özlem kokar eski Müküs ve bu topraklar, özlem kokar sensiz, renksiz ve yorgun şafaklar.
Seni arar biçare A.Hakim gözler hasret dolar, kahır süzülür tenime, özlem kokar ıslak ıslak. Üşür sensiz yüreğim, titrer garip, bensiz bedenim, ince bir sızı çalar kapımı, açsam özlem girer, hayalimdeki kokunu, hayalimdeki gözlerini, hayalimdeki bakışını, kapatsam umutlar söner.
Kendimden uzağım şimdi, sana yakın olduğum kadar, hayalin bıçak kadar keskin, paramparça olmuş Bahçesaray, su gibi akar geçer önümden, hatıralar kokar Müküs nehrinde. Baharın renginde hüzün, yaprak yaprak özlem açar, yeşilin her tonunda ömrüm kısalır, son nefesimde buram buram özlem kokar ecelim…
Abdulhakim Öztürk
2006