[A] >  [Abdulhakim Öztürk Şiirleri] > Hz.ebuzer Şiiri
Sponsored Links

Abdulhakim Öztürk - Hz.ebuzer

Gönderen:yosunvedeniz
Eklendi:
Yeni Şiir Eklemek İçin Tıklayın Şiir Ekle      Hata DüzeltHata Düzelt
Hz.Ebuzer

Ben, zarif seramik işleri severim.
Halemkarlık yerine sarp ve yüce dağları severim,
İktidarı yeri göğü inleten azgın fırtınaları severim,
Sert ve vahşi çölleri sanatına sermaye edenleri severim.

Ben, kafeste şakıyan bin bir renkli kanaryadan?
Gül bahçesinde yetişen çiçekten dağların mağrur kartalından,
Uzak ve ıssız çöllerin yabani çiçeklerinden
İlham almış şiirde aşırı sanat ve heyecan hissederim.

Mahpushane duvarları ardındaki vahşi cellatların bakışları altında
Gururla söylenen şiir, esrar dumanları veya içki dağıtılan masanın etrafında,
Güftesi bağlanan şarkıdan daha güzeldir. Şairin şerefi daha yücedir.
Wilhelm'in çirkin saltanat yılları, şehvetli patronlarını düşündükçe özülüyorum.

Tarihin olgun ve kokulu meyveleri olan bazı insanlar,
Yücelik kalesine çıkabilmek için büyük saadetleri derin çukurlara atmışlar
Yüzleri yumuşaklığını kaybetmiş, kırışlaşmış acıya müptela olmuşlardır
Ayakları yumuşak salonlarda dans etmek yerine yakıcı taşlarda koşmayı tercih etmişler.
Büyüklüğü yaratanlar bunlardır.
Peygamber (S.A.V.) 'Her Dinin ruhbaniyeti vardır,
Benim Dinimin ruhbaniyeti ise cihattır” diyor.
Bu satırları gururla karalıyorum.
Çünkü bu hikayenin kahramanı Abdulhakim değil Bir Ressam veya çalıştığı sahnede seyircilerini şehvetten çıldırtan bir dansöz değildir.
Pis kokulu bir meyhanede veya mangalın kenarında,
Duman sütunlarını göğe yükselen bir şair değildir.
Piyer Luis'in yarattığı oyunculardan da değildir.
Paris'in kütü adlı mahallelerinin, arka sokaklarındaki kabarelerin vefadan dostları da değildir.
Holivut'tan ilham alan kokuşmuş aşk hikayelerinin, kapris adasındaki,
Dünyanın her yerinden erkekleri şehvetle kendine çağıran,
İşveli ve tatlı esirleri olan bir 'yıldız” da değildir.
Bu hikayenin kahramanı mağrur bir çölün oğludur.
Sıkıntı ve yoksulluğun az geldiği,
Göğün bile merhametli gözyaşlarını üzerine gönderdiği
Mağrur bir çölün oğludur.
Öyle mağrur bir çölün oğludur ki,
Çağlar boyu sahillerden güneşin altında oturduğu halde,
Susuzluğunu giderebilmek için denize baş eğmemiştir.
Buğday tenli ve güneş yanığıdır.
Onun cildi, çölün sertliğinin nakşolduğu,
Yarım adanın güneşi altında kurumuş,
Kermelenmiş ve siyahlanmış bir kösele parçasından,
Çölün sıkıntıları ve dertleri ince ve uzun boyunu bükmüştür.
Zayıf göğüs kemiklerinden, erkeklik ve dayanıklılık okunur,
Bakışları, çölün kızgın güneşini yansıtan iki aslan gözüdür.
Bu hikaye, ıssız çölde yaşayan kabilenin arasından kopan şiddetli bir rüzgarın macerasıdır…
Gıfar dan birinin macerasıdır. Hz.Ebuzer'i Gıfar'ı (Allah Rahmet Eylesin)

Abdulhakim Öztürk
© 2003-2024 www.alternatifim.com/ Her Hakkı Saklıdır.