Alfabetik
Allah yoluna
Adanmışım
Ağlama artık çocuğum
Abdulhakim'in haykırışı yakındır.
Bazen üzüntülere boğan
Bazen de yeşerten
Bahçesaray'ın karlı yolları
Bal ve ceviziyle
Bir gün elbet meşhur olacak
Cehennem ateşi
Canından uzak olsun
Cehaletin taşlı yollarında
Cümle âlem
Cemaline aşık olmuş
Çevir gözlerini
Çevir gözlerini vitrinlerden
Çağları tükenmeyen
Çürümeyen
Çanakkale'de yatan
Duvar diplerinde bekleyen
Düzenbazların düzenlerinden
Dolu dolu nefret etmeyi bilmeyen
Derdine deva arayan
Doktora benzer
Ey dünyanın yalanından geçip
Ey merhameti çok olan
Ey insanların şefaatçisi
Ey gönüllerin mahbubu
Ey kalplerin maşuku
Ey vazgeçilmeyen şefaatçi
Fani dünyada
Filistin'de katliam yapanlar
Firavunlar gibi İsrail
Fatih'lerin gelmesine az kaldı
Gökyüzü yorgun
Göz kapaklarım düşüyor
Gönlümde bir ağırlık
Gönüler tamir edilmeli
Gönül dostum
Boynu bükük 'Ğ” senin çektiğin çileler içimde.
Hüzünlüyüm sabahı bekliyorum
Hak yolunda gece gündüz
Hakkı bil hakareti göğüsleyen
Hüsran denizinde yüzdüğünü bilmenize az kaldı
Hâkimler hâkiminin sorgusuna az kaldı
Işığı saçıyor etrafıma
Islak ıslak yağmur altında
Işık ısınları çıkıyor uzaktan
Işın tüfeği onun elinde
Işık veremeyecek artık
Issız gecelerime
İnsanlar medeniyetini kurdular
İnsanlar inanıyordu Tanrı'ya
İnsanlar alkışlayacak zamana
İşlenmedikçe insanın içine
İşe yaramaz haykırışlar
Jilet gibi keskin
Japon gibi akıllı
Jale'nin konuşmaları
Karmaşık duygularla
Kahramanları anlatmak
Kelimelere sığmaz mazileri
Kucaklarız kalbimizle Ferhat ile Şirin'i
Kerem ile Aslı'yı
Lekesiz bir dünya
Lale, sümbül ile döşenmiş etrafa
Leylasını bekleyen Mecnun'a
Lâkin sevdanın güzellikleri hayatta
Mutluluk dediğin bir kader
Mutluluk dediğin bir gözyaşı
Mutluluk dediğin bir şiir
Mutluluk dediğin medeniyet
Mutluluk dediğin bir aşk
Mutluluk dediğin mevlanın verdiği hayat
Ne bir deliyim, aşığım sana
Ne divaneyim, aşkından viraneyim
Nimetlerine âmâdeyim
Nefse galip, aşk bahrına dalayım
Nurunu ihsan et, erenlere gideyim
Oku Allah adıyla
Oku hem ezelin ebedin sahibidir
O kudret-i ilahi irade sahibidir
Otururken yatarken onun deryasını anar
O gözeten bütün sırları bilendir
Özlem kulun topraktan doğuşuna
Özlem baharın bitişine
Özlem yaylanın dağların yeşilliğine
Özlem gecenin karanlığına
Özlem kirpiklerimden akan gözyaşlarıma
Özlem kaybolan duyguların gelişine
Papatya, gül kokar kırlarda
Pembe düşlere dalıp gecelerde
Pınarların başında matemi bekler
Pompalayan kan damarım
Rüyalar âleminde rahmet bekler
Rüyamda gördüm evliyaları
Rahim Allah yokluklarda bolluklarda
Rahim Allah darda bereketinle
Rahmetinle sevindir ya Rab
Sevgi için açılır eller semaya
Sevgi için seher vaktinde
Sevgi için gücü başarmak
Sevgi için dertlere katlanmak
Sevgi için gönüllerin sultanı olmak
Şiir şairin gıdasıdır
Şiir sevdaya aşkı anlatır
Şiir karanlıkları aydınlatır
Şiir yürekleri dağıtır
Şiir hayal gücünden gelen ilhamdır
Topraktan aldık ekmeği
Tarih yazacak olup bitenleri
Tokatı bizler yedik eskiden beri
Tek dost bilirim ben bu ülkeyi
Tükenmez insanlığı, dostluğu
Tek yürekli insanları
Umutsuz kalmış insanlar
Umuda bel bağlamış garibanlar
Umut yaşamdır, sevgidir diyenler
Umut dolu yürekleri savuran gençler
Uçuyorum semalarda diyenler
Üzerinde, özlemim, şiirim var!
Üzerinde, yaşanmış hatıralarım var!
Üzerinde başkalarına ait hak var
Üzerinde çiçekler, dalında bülbül öter
Vatan hasreti çekmeyen mi var
Vatan sevgisi içimde küt küt atan
Varlığım kurban olsun seni anlatan
Varlığım senindir derdimin dermanı canan
Yalan değil, alıntı değil sözüm
Yüreğim daralır kör olsa gözüm
Yüreğime işler gecelerde düşüm
Yanağımda tebessüm, gözümde hüzün
Zaman meçhule doğru gider
Zaman azgın deryada benliği ezer
Zaman ölmez insanı yer bitirir
Zaman bel bağlanan dağları eritir
Zaman kimin ağlayıp kimin güleceğini gösterir
Abdulhakim Öztürk
2006-2010